11-Onbir Yıl Öncesi

10 1 0
                                    

Esma soğuk havaya aldırmadan, bahçede kaldırım taşının üzerinde oturuyordu. Bugünkü sekizinci sigarasını içiyordu. Gündüz içmeye pek vakit bulamamıştı ama akşam art arda sekizinci sigarasını içiyordu işte. Babası çok kızıyordu bu kadar çok içmesine. Bir kere bağımlı olmuştu Esma. Babasını mı takardı? Hem şimdi babası ondan beş saat uzaklıktaydı. Nereden bilecekti? Dağhan küt diye oturuverdi yanına.

-Anlat bakalım, dedi.

-Neyi, diye sordu şaşıran Esma.

-Kendini. Bugün birbirimizi tanımamız için çok ısrarlıydın ya. Önce sen başla, dedi Dağhan. Esma gülümsedi.

-Yirmi yaşındayım. Gerekli eğitimi gördüm ve son bir buçuk yıldır MİT için çalışıyorum.

-Sen daha çok küçüksün. Ağzın süt kokuyor resmen. Ekibime verdikleri kişiye bak. Sübyanın teki!

-Sen kaç yaşındasın?

-Yirmi dört.

-Dinime küfreden Müslüman olsa. Sen de çok yaşlı sayılmazsın.

-Ama senden yaşlıyım.

-Yaşlılık daha iyi ya da daha tecrübeli olduğunu göstermez. Bugünkü atışlarda bunu sana kanıtladım.

-Yaptığımız dövüşü unutuyorsun, dedi Dağhan. Esma'nın alnındaki şişliğe dokundu.

-Ahh, canımı yaktın gerizekalı, dedi Esma ve Dağhan'ın elini itekledi. Dağhan sırıttı.

-Alnındaki şişlik benden sana ilk hediye, dedi. Esma sigarasının dumanını onun suratına üfledi. Dağhan elinde olmadan öksürdü.

-Kapa çeneni sünepe, dedi Esma.

-Bana bir daha sünepe dersen...

-Niye bozuluyorsun ki? Sen bana fıstık desen ben hiç bozulmam.

-Ama sünepe kötü, fıstık ise kötü değil. Üstelik sen fıstık değilsin ki, niye diyeyim, dedi Dağhan. Esma güldü. Sigarasını söndürdü. Yeni bir tane yakarken:

-Dobra erkekleri severim, dedi. Bir sigara da Dağhan'a uzattı. Dağhan sigarayı aldı, yakarken:

-Çok sigara içiyorsun. Yerler izmarit dolmuş. Bu kadar çok içmek sağlığına da işine de iyi gelmez, dedi. Esma güldü sadece. Bir şey demedi. Sustular biraz. Sonra Esma sordu:

-MİT'e katılmak nereden aklına geldi?

-Hiçbir yerden. Baba mesleği. O bu meslek içinde öldü. Ben de içine girmek için çok hırs yaptım. Ve başardım, dedi Dağhan. Esma'ya şöyle bir baktı.

-Peki ya senin?

-Annem. Annemle hiç anlaşamayız. Boyum uzun olduğu için polis ya da asker olmak istiyordum. Annemse o meslekleri seçmemi asla istemiyordu. Anlaşamayız dedim ya. Onun inadına çalıştım ve sınavına girdim. Askeriye olmadı, ben de polis okulunu kazandım. Ama hırslı bir kızım, her zaman öyle olmuştur. Polislikle yetinemezdim. Çok çalıştım, onlar da yeteneğimin farkına vardılar ve şimdi buradayım.

-Girme sebebin ilginçmiş. Annen bir yerde kaderin olmuş.

-Evet sağolsun, dedi Esma alayla gülerek.

-Mesleğini seviyor musun peki, diye sordu Dağhan.

-Çok. Ya sen?

-Pek çok. Sanırım buradan başka bir yerde mutlu olamazdım.

-Aynen, dedi Esma. Sustular yine. Sessizce sigaralarını içtiler. Sonra Dağhan konuştu yine.

-Kardeşin var mı?

-Bir ablam var. O da yuvadan uçacak yakında. Nişanlı. Yuvadan uçacak dediysem iki yılı falan var daha gerçi. Öyle hemen evlenmek istemiyorlar. Flörtün tadını çıkarmak istiyorlar.

-Mantıklı.

-Bence ileride evlenecek olmaları bile mantıksız. Evlilik bana çok saçma geliyor. Yani kim bile bile kendini ateşe atmak ister ki? Bir insanla bir ömür geçmez ayrıca. İmkânsız. Mutlaka başkasıyla aldatırsın onu. Bu yüzden ben evliliğe karşıyım. Hiç evlenmeyeceğim.

-Âşık ol da görürüm ben seni.

-Âşık oldum ki. Gerçekten çok sevdiğim bir sevgilim vardı. Ama asla öyle bir şey düşünmedim onunla.

-Ama yaşın daha çok genç. Düşünmemen normal.

-Ablam benden sadece iki yaş büyük. İki sene sonra öyle olacağımı hiç zannetmiyorum, dedi Esma. Sonra:

-Neyse sen söyle. Senin kardeşin var mı?

-Benim de abim var bir. Benden dört yaş büyük o. Evlendi. Bir sene oldu evleneli.

-Çocuğu var mı?

-Yok. Yengemde sorun çıktı biraz. Tedavi görüyor şimdi. Umarım işe yarar.

-Umarım. Çocuk istiyorlarsa.

-Çok istiyorlar.

-Sen evli misin?

-Hayır. Ve evlenmeyi de pek düşünmüyorum açıkçası.

-Bir de bana diyordun. Farkın yok.

-Aslında var. Ben ileride bu düşüncemin değişeceğini düşünüyorum. Daha doğrusu umuyorum.

-Ummak? Evlenmek istemeyi neden umayım ki, dedi Esma şaşırarak. Dağhan bir şey demedi. Gülümseyerek ayağa kalktı. Üstünü çırptı.

-Evin var mı? Seni bırakayım, dedi.

-Hayır yok beyinsiz. Sokakta yatıyorum, dedi Esma. Dağhan'ın sert sert baktığını görünce:

-Alınma sünepe, şaka yapıyorum, dedi ve o da ayağa kalktı. Üstünü başını çırptı. Dağhan'la birlikte onun arabasına yöneldiler.

                                                                                                            �������;�

Geçmişin ArdındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin