4.Bölüm 1-Günümüz Dağhan

6 1 0
                                    

Aslı Dağhan'a sımsıkı sarılmış ağlıyordu. Dağhan'ı bir türlü bırakmak istemiyor, gözyaşları içinde: "Ah Dağhan, Dağhan." Deyip duruyordu. Dağhan da ona sarılmıştı, ama hiç konuşmuyor sessizce Aslı'nın gözyaşlarının dinmesini bekliyordu. Aslında Aslı'yı görmek onun için de garip bir etki yaratmıştı. Eski günlerden birini görmek onu hüzünlendirmiş ve duygulandırmıştı. Aslı bu şekilde ağlarken böğründe bir yumrunun oluştuğunu hissetti. Aslı zamanında Esma ile arasını açmak için ne kadar uğraşmış olursa olsun ya da Esma ile ayrılsınlar da benimle olsun diye ne kadar fırsat kollarsa kollasın, şimdi Dağhan olan biteni unutmuş, Aslı'yı gördüğüne, eski bir dostunu görmüş gibi sevinmişti.

-Aslı içeri girelim mi artık, dedi Dağhan boğuk bir sesle. Aslı yavaşça kollarından sıyrıldı onun. Gözyaşlarını elinin tersiyle iyice sildi. Burnunu çekti.

-Kusura bakma, ben bu kadar büyük bir tepki göstereceğimi düşünmüyordum ama seni yeniden görmek... Ah Dağhan, hala senin karşımda olduğuna inanamıyorum, dedi Aslı duygusal bir sesle. Dağhan burukça gülümsedi.

-Ben de, dedi. Sonra birlikte içeriye geçtiler. Aslı'nın gözüne köpek ilişti. Köpeğin başını okşadı.

-Mongo mu bu yoksa, diye sordu sesi titreyerek. Dağhan konuşamadı, evet anlamında başını salladı.

-Esma ile bu köpek yüzünden nasıl bir kavgaya girdiğimiz dün gibi aklımda. Bu köpeği tekmelemiştim hatırlıyor musun? Ah Allah'ım şimdi bundan nasıl utanıyorum tahmin edemezsin, dedi Aslı gülümseyerek. Dağhan'ın gözlerini ondan kaçırdığını ve yutkunduğunu gördü. Omzuna hafifçe dokundu.

-Dağhan seni üzmek istememiştim. Hala iyileşemedin değil mi? Hala onu seviyorsun, diye sordu.

-Aslı, sen geç otur, ben içecek bir şeyler alıp geliyorum mutfaktan, dedi Dağhan ve Aslı içini çekti. Dağhan hala Esma'yı seviyordu, bu belliydi. Unutmayı başaramamıştı. Dağhan mutfaktayken salona şöyle bir göz gezdirdi. Güzel bir eve benziyordu. Geniş ve ferahtı. Ayrıca da güzel döşenmişti. Dağhan'ların eskiden beri zengin olduğunu bilirdi ama tek başına bu kadar geniş evde yaşanır mıydı be? Mutlaka buraya bir eş gerekirdi. Gülümsedi. Aslı Dağhan'ı görmediği sekiz buçuk yıl içinde, evlenmiş, çocuğu olmuş ve boşanmıştı. Dört yaşındaki minik Mert annesiyle birlikte yaşıyordu. Eski kocası olan Hasan ise Mert'i almaya hafta sonları gelirdi. Yarın yine almaya gelecekti. Onun asık suratını görecek olma fikri Aslı'nın suratındaki gülümsemeyi alıp götürdü. Ama sonra Dağhan'ın içerden gelen ve bir bardağı düşürdükten sonra küfre benzer bir şeyler söyleyen sesini duyduktan sonra yeniden gülümsedi. Hala inanamıyordu, Dağhan'ı bulmuştu. Onca zaman onun nerede olduğunu bilememişti ve şimdi onu bulmuştu. Onu ne kadar da çok özlediğinin şimdi çok daha iyi farkına varıyordu.

-İşte geldim, dedi Dağhan iki bardak kolayla içeriye girip.

-Sanırım sana bir bardak borçluyum, dedi Aslı gülümseyerek.

-Ah şu, o benim sakarlığım. Bu kırdığım ilk değil, son da olmayacak muhtemelen, dedi Dağhan gülümseyerek ve Aslı'ya bardağı uzattı.

-Teşekkür ederim, dedi Aslı kolayı aldıktan sonra. Ve uzun uzun Dağhan'ı süzdü.

-Bana böyle bakmayı hemen kesmezsen utanmaya başlayacağım, dedi Dağhan aynı gülümsemeyle. Aslı içindeki mutluluğu nasıl tarif edebileceğini bilemiyordu. Onun sesini bile duymak mucize gibi bir şeydi.

-Ah Dağhan, seni bulduğuma hala inanamıyorum. Bu hiç böyle bir şey aklımda yokken oldu üstelik. O kadar mutluyum ki, dedi. Dağhan ona utangaç utangaç gülümsedi. Aslı'nın hala onu seviyor olma ihtimali var mıydı? Eğer böyle bir şey mümkünse bu çok kötü olurdu çünkü Dağhan'ın ona karşılık veremeyeceği kesindi.

Geçmişin ArdındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin