O akşam Nilay misafirleriydi Ela gilin evinde. Maksat Dağhan'ın verdiği fotoğrafı incelemek ve photoshop olup olmadığını anlamaktı. Ama gerçek maksadı Sinan'a söylemediler tabi. Sonuçta Ela'nın Dağhan'la arkadaş olduğundan daha haberi yoktu. Sinan'la biraz sohbet ettikten sonra Ela ile yatak odasına kapandı Nilay. Sinan bir şeyden şüphelenmedi tabi, kadın kadına muhabbet edecekler sandı.
-Sana diyorum, o fotoğraflar gerçek. O adam yalan söylemiyor. Nilay bu gözlerinden okunuyor. Tavırlarından anlaşılıyor. Elleri titriyordu fotoğrafları verirken. Gözleri dolu doluydu. O günleri hatırladığını söylerken konuşmakta zorlanıyordu. Fotoğraflar sahte olamaz.
-Ya da süper rol yapıyor. Fotoğrafları görmeden bir şey bilemem. Ver hadi şunları bana, dedi Nilay. Ve fotoğrafları kaptı. Epey bir inceledi, ciddiyetle ve sessizce. Sonunda Ela'ya şaşkın şaşkın ve etkilenmiş bir ifadeyle baktı. Afallamış bir hali vardı.
-Ne oldu, diye sordu Ela aşırı meraklı bir ifadeyle.
-Ela bunlar sanırım cidden gerçek, dedi Nilay durgun bir sesle. Ela gülümsedi.
-Sana demiştim, dedi zaferle. Çok sevinmişti. Dağhan'ın gerçekleri söylediğini bilmek, onu kandırmadığını bilmek, nedense onu gerçekten mutlu etmişti.
-Evet demiştin, dedi Nilay ama hala durgun görünüyordu. Ela ona şöyle bir baktı.
-Hadi ama Nilay, sırf bir kerecik senden başkası haklı çıktı diye böyle üzülme, dedi gülerek.
-Hayır sorun o değil, dedi Nilay ağır ağır. Ela ciddileşti. Nilay'da bir şeyler vardı ama ne.
-Senin neyin var?
-Ela fotoğrafları bana ilk verdiğinde gerçek olmadığından emindim. Çünkü bir insan bir başkasına bu kadar çok, tıpatıp benzeyemezdi. Ama şuanda gerçek olduğunu biliyorum ve...
-Ve?
-Bu çok garip. Yani dediğim gibi hiçbir insan bir diğerine bu kadar benzeyemez, belki çok benzer ama tıpatıp ikizi gibi olamaz ve bu durum bana oldukça ilginç geldi.
-Ne demek istiyorsun, dedi Ela heyecanla.
-Bir şey demek istemiyorum. Aslında ben de tam olarak ne dediğimi bilmiyorum. Yani benim şüphelendiğim şey o kadar mantık dışı ki.
-Neyden şüpheleniyorsun Nilay!?!
-Bu adamla geçmişte senin aranda bir şeyler olmuş olabilir. Bence bu adam senin yakınındı ama ne olduysa senden ayrılmak istedi ve şimdi de sana gerçeği söyleyemiyor. Biliyorum kulağa çok ama çok saçma geliyor ama sen kendin demiştin on sekiz-yirmi iki yaş arasını hatırlayamıyorum diye, dedi Nilay. Ela duyduklarının etkisiyle öylece durdu. Nilay'ın ona söyledikleri öyle mantıklı geliyordu ki şuanda. Kanı donmuştu gerçeklik payını düşününce.
-Yani sence ben onun kız kardeşiyim ama bir şekilde benden ayrılmak zorunda mı kaldı, diye sordu ağır ağır. Kalbi küt küt atıyordu.
-Kardeşi misin bilemeyeceğim. Belki de başka bir şey. Çünkü bu pozlar sevgiliyle de verilebilir, dedi Nilay. Ela'nın yüzü bembeyaz olmuştu.
-Bunun olma olasılığı var mı, diye sordu sesi titreyerek. Bu olasılık onu daha da etkilemişti.
-Aslında şuanda konuştuğumuz hiçbir şeyin olma olasılığı yok. Yani çok saçma. Ne olmuş olabilir ki bu adam senden ayrılmak zorunda kalsın? Belki de sadece çok benziyorsun cidden. Belki de bu dünya da herkesin ikizi vardır kavramına inanmalıyım. Senin kafanı karıştırmak ya da seni umutlandırmak istemem Ela.
