3-Onbir Yıl Öncesi

9 1 0
                                    

Esma yeterince süslenmişti. Aynada kendisine şöyle bir baktı. Gerçekten şahane görünüyordu. Bir erkeği iki saniyede baştan çıkaracak kadar seksi ve güzel. Aslında makyaj yapmadan da erkekleri baştan çıkarabilirdi istese. Ama makyaj yapınca daha bir seksi oluyordu. Düz saçlarına bugün dalgalı bir hava vermişti. Böylesi onu daha şuh bir kadın yapıyordu. Kırmızı ruju abartılı makyajıyla da olay tamamlanıyordu. Tabi bugün bu iş için mağazanın birinden aldığı kırmızı, dapdar ve minicik elbisesini de unutmamak gerekirdi. Elbisenin öyle bir dekoltesi vardı ki, göğüsleri yerinden fırlayacakmış gibi duruyordu. Yarısından fazlası dışarıdaydı! "Tam bir orospu oldun Esma Kılıçdar." Dedi içinden eğlenerek. O sırada kapı açıldı. Dağhan girdi banyoya. Yüzünde bu durumdan hiç de hoşnut olmayan bir ifade vardı. Bu Esma'yı daha da keyiflendirdi.

-Bu halinden hiç mi hiç hoşlanmadım, dedi Dağhan suratsız bir ifadeyle.

-Senin için süslenmedim zaten sünepe. Sevgili teröristçiğimi baştan çıkaracağım, dedi Esma alayla. Ve Dağhan'ın yüzünde gezdirdi parmaklarını. Dağhan geri çekildi.

-Hazırsan çıkalım hadi, dedi soğuk bir sesle.

-Ne bu hava, bu caka, dedi Esma giderlerken.

-Şu haline baksana. Sinirimi bozuyor.

-Ama bu planı sen önerdin.

-Planı canımın çok da çekmediğini söylemiştim. Üstelik sen neden bu kadar hevesli görünüyorsun?

-Çünkü böyle planlar hoşuma gidiyor.

-Bir sürtük gibi göründüğün ve rol yaptığın planlar mı?

-Hadi ama, ilk gün de buna benzer bir rol içine girmiştim ama o zaman böyle sinir olmamıştın.

-Şimdi de sinir olmadım. Sadece hoşuma gitmedi.

-O zaman hoşuna gitmişti ama.

-O zaman hoşuma gittiğini sana hiçbir zaman söylemedim, dedi Dağhan. Bu itiraf Esma'nın hoşuna gitmişti ama.

-Beni o teröristten kıskandın mı yoksa sünepe, diye sordu gülerek. Dağhan ona alayla baktı.

-Saçmalama lütfen, dedi.

-Bunu itiraf edersen, o kadar da sürtükçe davranmam. Ama eğer etmezsen...

-Beni tehdit mi ediyorsun, dedi Dağhan sertçe. Esma sırıttı.

-Nasıl anlarsan, dedi. Dağhan şöyle bir durdu. Bu kıskançlık mıydı? Şimdiye kadar kimseyi kıskanmamıştı çünkü kimseye âşık olmamıştı. Tabii ki bu kıza da âşık olamazdı, o halde neydi bu hissettikleri? Önce Ahmet'ten kıskanmıştı, sonra odada ona terbiyesiz teklifte bulunan adamın ağzını burnunu dağıtmak istemişti, şimdi ise bu. Tanrım, aklını kaçırıyor olmalıydı. Eğer bu kıskançlıksa düşündüğü gibi, Allah yardımcı olsundu!

-Seni kıskanmıyorum, dedi.

-Peki sen bilirsin. O zaman ben de istediğim gibi davranabilirim. Yorum yapmaya hakkın yok, dedi Esma rahat bir sesle. Dağhan bir kez daha sinirlendiğini hissetti.

-Canın cehenneme. Ben sadece senin için diyorum kızım, dedi. Esma sadece sırıttı, başka bir şey demedi. Bazen bu kız cidden çekilmez oluyordu.

Bara geldiklerinde ortamın çok gürültülü ve kalabalık olduğunu gördüler. Bu kalabalıkta adamı bulmak neredeyse imkânsızdı. Sıkıntıyla etrafı süzdüler. Ortalıkta gözükmüyordu. Bu akıllarına gelmemişti yani bu kadar kalabalık olacağı. Dağhan Esma'nın kolunu tuttu.

Geçmişin ArdındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin