Esma bilgisayarın başında mayışmıştı. Dağhan'la son konuşmalarının üstünden iki gün geçmişti ve adamın yerini hala araştırıyorlardı. Fakat küçük ipuçları hariç pek bir şey bulamamışlardı. Umutlarını kaybetmeye hakları yoktu elbette. Bu yüzden de araştırmaya devam ediyorlardı. Adam sanki yer yarılmış da yerin dibine girmişti. Esma bu akşam da evinde bıkkın bıkkın adamı arıyordu işte. "Neredesin lanet olası" diye söylendi içinden, sayfalara göz gezdirirken. Tam o sırada telefonu çaldı. Esma birden irkildi ama sonra hemen telefona baktı. Arayan ablasıydı. İçini çekti. Nişanlısıyla sorunları devam ediyordu ve ablası da derdini paylaşabileceği en yakını olarak Esma'yı görüyordu.
-Efendim abla?
-Esma, ben çok kötüyüm, diyen ablasının sesi ağlamaklıydı. Sanki ağlamasını zor tutuyordu. Sesi de titriyordu. Esma endişelendi.
-Noldu abla, bi sakin ol. Neyin var? Enişteyle mi ilgili?
-Eveet. O-o...
-Evet o?
-Esma ben onunla anlaşamayacağım sanırım. Bir türlü çözüm yolu bulamıyoruz. Onun düşündükleri bana ters geliyor, benim düşündüklerim ona.
-Abla o zaman ayrılmanız en iyisi. Yani daha yakınken. Evlendikten sonra bu sorunlar daha da büyüyebilir ve sen kendini daha da kötü hissedersin. Üstelik ayrılmak çok daha zor olur.
-Evet biliyorum. Şimdiden ayrılmam gerektiğini biliyorum ama... Öte yandan...
-Onu seviyorsun, dedi Esma. Karşı taraftan bir hıçkırık sesi geldi. Ablası ağlamaya başlamıştı. Esma'nın içi gitti. Ablasını böyle görmeye dayanamıyordu. Evet, eskiden beri çok atışırlardı ama bu onu çok sevdiği gerçeğini değiştirmezdi. Ablası onun her şeyiydi.
-Evet, onu çok seviyorum. Onsuz nefes alamadığımı düşünüyorum. Boğuluyor gibi oluyorum. Anlatabiliyor muyum? Gerçi sen böyle şeyler yaşamadın, o yüzden sana komik geliyor biliyorum ama...
-Hayır hiç de komik gelmiyor, diye sözünü kesti Esma onun. "Artık değil." Diye içinden de tamamladı. Esma son zamanlarda yaşadıklarından sonra ablasının söylediklerine gülemeyeceğini biliyordu. Dağhan onun yanına geldiğinde onun öylesine aklını başından alıyordu ki, onun olmadığı zamanlar Esma'ya çok boş geliyordu. Sürekli onunla olmak istiyordu. Ablasının nefes alamıyorum dediği şey o yokken yaşamaktan pek de zevk almamaksa bu Esma'nın da durumunu tanımlıyordu aslında. Esma da en çok buna şaşırmıyor muydu zaten. İnsan bu kadar kısa sürede, hiç tanımadığı bir insana nasıl aşık olurdu? Üstelik de o kişiyle duygusal bir şey olmasını kesinlikle istemezken. Dağhan her ne kadar abarttıklarını söylese de Esma ateş olmayan yerden duman çıkmayacağını biliyordu ve Dağhan çok çapkın biriydi bu kesin. Ondan kesinlikle duygusal anlamda uzak durmalıydı.
-Hiç de komik gelmiyor mu? Bunu sen mi söylüyorsun. Esma neler oluyor, diye sordu ablası. Kendi üzüntüsünü bir anlık unutmuş, Esma için meraklanmıştı.
-Hiçbir şey olduğu falan yok. Hem biz senden bahsediyoruz. Konuyu değiştirme. Peki ne yapmayı düşünüyorsun şimdi?
-Bir bilsem. Yani ben onunla ayrı kalma kararı aldım ve Erdal da bu kararıma uydu. Ama şimdi neden onu bu kadar çok özlemek zorundayım ki. Yani neden onu özlemeyi bırakıp da ilişkimizin artılarını ve eksilerini tartmakla uğraşamıyorum. Lanet olsun Ela ona aşık olmaktan nefret ediyorum. Nolur bana bir yol göster. Tek akıl danışabileceğin sensin. Rahatlıkla içimi dökebileceğim sensin. Onu sevmemem gerekirken, ona aşığım, hem de deli gibi. Ama anlaşamıyoruz da, sence ben ne yapmalıyım, diye sordu ablası çaresizce.
