Ela roman yazmaya öylesine dalmıştı ki, telefonun mesaj gelince çıkan sesi onun irkilmesine neden oldu. Gelen mesaja baktı ve gülümsedi. Mesaj Nilay'dan geliyordu. Çok sinirliydi ve öfkesini yatıştırması için Ela'ya resmen yalvarıyordu. "Ben senin psikologun muyum kızım. Hadi başka kapıya." Yazdı ve yolladı Ela. Gelecek cevabı az çok tahmin ediyordu. Cevap gelene kadar birkaç cümle daha yazdı romanında. Sonra, bu sefer hazırlıklı olduğu için onu korkutamayan mesaj sesinden sonra, telefonu açıp baktı. "ÇILDIRMAK üzereyim ve bana böyle salak salak cevaplar yazarsan seni de çıldırtırım. O yüzden kes dalga geçmeyi ve bana moral ver. Hemen!" "Emredersiniz :D" "ELAAAA...!!!" "Ne? :) Kızım ne yapayım. Zaten roman yazmaya çalışıyorum. Sen de iki de birde bib bibleyip konsantre mi bozuyorsun. Git işine :D" "Ulan benden önemli mi o gerizekalı konsantren? Sinirim tepemde diyorum." "Ne oldu yine kız? Anlat hadi." "Patron gıcıklığında son nokta! Herif yanıma bir kameraman verdi. Artık onunla çalışacakmışım. Röportajları kameralı yapma zamanım gelmiş!" "Ee, erkek mi? Yakışıklı mı bari? :D" "Son kez Ela diyorum. Bir daha uyarmadan dalacağım!" "Sıkıysa dal oradan buraya :D Tamam be, kızım ne güzel işte, adam sana arkadaş olur diye düşünmüş, bir kameraman ayarlamış. Artık o da depresyondan çıkmanı istiyor biran önce. Bu durumdan ne kadar çabuk çıkarsan o kadar iyi diye. Adam iyiliğini düşünmüş bir yerde." "Kendi cebini düşünmüş olmasın! Benim böyle iyiliğime olmayacağı kesin de. O da eminim bunu biliyordur." "Yapma lütfen Nilay. Bu kadar kötü niyetli olamazsın. Adam senin moralin düzelsin, toparlan diye uğraşıyor. Sen de yaa, ne biçim taraflara çekiyorsun." "Sen de bu kadar polianna olamazsın. Aptal :)" "Canın cehenneme :) Şuana seninle uğraşamayacak kadar meşgul olduğumu dememiş miydim?" "Ela bugün kimleydin? Benle görüşecektin ama iptal ettin son anda. Yani ben röportajın bittiğini ve görüşebileceğimizi söylediğinde, bir arkadaşla beraber olduğunu söyledin. Kimdi o?" "Sapığım :))))" "Dalga geçmeyi kes de yumurtla hadi." "Cidden sapığım. Biz onunla arkadaş olduk artık." Yazdı Ela ve yeni bir mesajın gelmesini beklerken bugünü düşündü. Dağhan'la balık ekmek yemiş, sohbet etmişti. Aslında gerçekten güzel vakit geçirmiş, kafasını dağıtmıştı. Bu adamla olmak onu mutlu ediyordu. Sık sık görüşmelilerdi. Tam o sırada telefonu çaldı. Nilay mesajla olaydan tam bir tatmin olamayacağı için aramaya karar vermişti şüphesiz.
-Efendim?
-Ela, bana şaka yaptığını söyle!
-Yemin ederim doğruyu söylüyorum. Kız ben sapıkla geçen gün konuştum ve onun benimle derdinin ne olduğunu sordum.
-Tanrım, sendeki bu deli cesaretine hayranım. Sana kötü bir şey yapabilirdi Ela.
-Ama yapmadı. Zaten nedenini öğrensen ona acırsın.
-Neymiş nedeni?
-Ben onun ölen kız kardeşine aşırı benziyormuşum ve beni ilk gördüğünde şok geçirmiş. Kardeşini çok severmiş, ölünce hemen kendisine gelememiş şüphesiz. Beni görünce de beni devamlı izlemekten bu yüzden vazgeçememiş.
-Kardeşini yeniden bulduğunu düşünmüş. Klasik bahane.
-Ne? Saçmalama. Adam yalan söylemiyordu.
-Nereden biliyorsun? Ela bu en çok kullanılan yalanlardan biridir. Seni takip etmesine kızmaman için en mantıklısı buydu. Kendisini sana acındırarak, hem senin ona kızmanı engellemiş oldu, hem de seni görebilecek artık değil mi? Eminim, ona kardeşine bu kadar çok benzediğin için, onu istediğin zaman görebileceğini de söylemişsindir.
-Şey evet söyledim ama... Nilay Allah aşkına, sen neden bu kadar komplo teoricisin? Yani adam doğru söylüyordu. Yalan söyleseydi anlardım. Gerçekleri söylediğini gözlerinden anladım. Sesinde acı vardı.