13-Dokuz yıl öncesi

13 1 0
                                    

Esma Dağhan'ın göğsüne yaslamıştı başını yatakta. Dağhan da onu kolları arasında sıkı sıkı kavramıştı. Öyle sessizce yatıyorlardı. Romantikliğin tadını çıkartıyorlardı gündüz başlarına gelenlerden sonra.

-Omzun çok acıyor mu sevgilim, diye sordu Dağhan.

-Yok çok acımıyor. Şöyle önemsiz bir yara için beni hastaneye götürdün ya ne diyeyim ben sana, dedi Esma. Sonra başını yine Dağhan'ın omzuna gömdü.

-Hiçbir şey önemsiz değildir seninle ilgili olan. Sen benim her şeyimsin. Ve ben de her şeyimi gayet çok önemserim, dedi Dağhan gülümseyerek. Esma birden silkindi. Dağhan'ın göğsüne hafif bir yumruk attı.

-Seninle romantik olmaktan nefret ediyorum, dedi.

-Neden, dedi Dağhan şaşırarak.

-İşte. Ben sevgililerimle romantik olmayı sevmem. Hiç olmadım, dedi Ela. Başını kaldırdı yine. Dağhan'a baktı sevgiyle.

-Ama...

-Ne?

-Ama sana dayanamıyorum ki, dedi Esma. Başını yine yasladı Dağhan'ın omzuna. Kedi yavrusu gibi sokuldu iyice. Dağhan bir şey demedi fakat mutlulukla gülümsedi. Çok seviyordu Esma'yı. Ve ondan nadiren de olsa güzel şeyler duymak çok hoşuna gidiyordu.

-Sabaha kadar böyle yatalım olur mu? Bir daha seninle romantikleşmek istemiyorum diye isyan etmek yok, dedi sonra gülerek.

-Bilemeyeceğim. Belli olmaz benim işim, dedi Esma da gülerek. Ama sabaha kadar da öyle yattılar cidden. Koyun koyuna. Sabah ise çalan telefonla kendilerine geldiler. Teşkilattandı telefon. Yeni bir görev vardı. Hem de gayet ciddi bir görev. Yine birilerini öldürmeleri gerekecekti! Esma yattığı yerden gerinerek doğruldu. Dağhan da üfleyerek kalktı. Esma'nın yüzünü kavradı.

-Bizi bir rahat bırakmıyorlar değil mi, kendi halimize, dedi hafif gülümseyerek. Esma onun ellerini çekti suratından.

-Höst lan, biraz romantik olduk diye abartma işi, dedi gülerek.

-Tamam asi güzel, kusura bakmayın bir daha olmaz, dedi Dağhan da gülerek.

Giyinip çıktılar. Teşkilata geldiklerinde, yapmaları gereken her şeyi daha ayrıntısıyla dinleyip öğrendiler. İşleri kolaydı. Tepenin birinde yerleşip, ünlü bir iş adamının yolları üzerinden geçmelerini bekleyeceklerdi. Adamın susturulması gerekiyordu.

-Ahmet İris mi? Ama o Devlet için pek çok faydalı çalışmalar yaptı, dedi Dağhan şaşırarak.

-Evet ama son zamanlarda sağladıklarını fazlasıyla geri aldı. Can sıkmaya başladı. Eğer susturulmazsa bela olacak, dedi adam. Bela Dağhan da bir şeyleri çağrıştırdı.

-Şef, dün peşimize bazı silahlı adamlar takıldı. Atlattık ama kimler olduğunu bilmiyoruz. Size sormak istedim, dedi.

-Sizin için çok kolay olmuştur eminim. Bu kadar yetenekli olduğunuza göre, dedi adam. Esma sırıttı.

-Çerezlikti şef, dedi.

-Sadece Esma'nın omzunda küçük bir nişane bıraktılar. O sayılmazsa çerezlikti cidden, dedi Dağhan alayla. Esma ona sert sert baktı.

-Dağhan'ın da kolunda, dedi.

-Neyse, sonuç olarak kim peşimize takılmış olabilir bilmiyoruz, dedi Dağhan. Adam şöyle bir düşündü.

-Son operasyonda arkanızda hiç iz bıraktınız mı? Ya da sizi gören, deşifre eden birileri oldu mu, diye sordu.

-Hayır, biz hiç arkamızda iz bırakmayız. İşlerimizi kusursuz yaparız, dedi Esma kendinden emin bir sesle.

-O kadar da kusursuz yapmıyorsunuz demek ki, dedi adam. Esma itiraz edecek oldu ama Dağhan onu bileğinden tutup durdurdu.

-Her neyse, öyle ya da böyle. Bunu araştıracağız emin olun. En becerikli elemanlarımızı kaybetmek istemeyiz, dedi adam. Dağhan'la Esma aynı anda sırıttı. Adam elini şaklattı.

-Hadi bakalım, bu konuyu daha sonra ayrıntılı konuşuruz. Hadi şimdi iş başına. Bol şans, dedi. Dağhan'la Esma teşekkür edip birlikte odadan çıktılar.

                                                              _

Geçmişin ArdındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin