-İşte geliyor, hissediyorum geliyor, dedi Esma heves ve heyecanla. Oltasını ağır ağır çekmeye başladı. Dağhan ona sert sert baktı.
-Benden daha iyi balık tutucusu olduğunu bilseydim seninle asla balık tutmaya gelmezdim, dedi.
-Bu kadar bencil olmasana. Her zaman sen kazanamazsın, dedi Esma.
-Ha yani çoğunlukta ben kazanıyorum. Bunu itiraf ediyorsun, dedi Dağhan.
-Lafın gelişi, dedi Esma. Sonra oltasını biraz daha çekti.
-Hadi ama sabaha kadar senin balığını çekmeni mi bekleyeceğiz, dedi Dağhan.
-Adam olsaydın da sen bir balık yakalasaydın, bu kadar beklemeden çekseydin oltanı, diye cevabı yapıştırdı Esma. Dağhan tam bozuluyordu ki birden gözleri açıldı.
-Benimkine de geldi. Oltada bir balık var. Geliyor, hissediyorum, dedi hevesle.
-İnanmam, dedi Esma şaşırarak.
-Neden şaşırıyorsun be, sanki hiç yakalamadım, şu leğendeki balıklarda ne kadar payım var kim bilir, dedi Dağhan sertçe.
-Dörtte bir dolaylarında payın var evet, dedi Esma alayla. Ve sonunda oltasını tamamen kaldırdı. Orta büyüklükte bir balık vardı oltada. Onu leğene attı ve sevinçle elini çırptı. Hemen ardından Dağhan da oltasını kaldırdı.
-Benimki daha büyük, dedi zaferle ve leğene attı o da.
-Aman ne önemli, dedi Esma. Bugün izinliydiler. Şef onlara otel operasyonundan sonra dinlenmeleri için bugünü tatil ilan etmişti. Onlarda ayıla bayıla kabul etmişlerdi bu tatili. Gerçi otelde çok yoruldukları söylenemezdi ama bunu şefin bilmesi gerekmiyordu değil mi?!
-Bunları akşama kızartıp bir güzel yeriz, dedi Esma.
-Balık sever misin, diye sordu Dağhan. Esma ona alayla baktı.
-Hayır sünepe, sadece bu işkenceyi sevdiğim için balık tutmaya çalışıp duruyorum, dedi. Dağhan cevap verme gereği bile duymadı. Aslında bu tatil gününü neden Esma'yla harcadığını bile bilmiyordu. Yani arkadaşlarıyla maç yapmak ya da okey falan oynamak varken, Esma'ya balık tutmayı teklif etmeye onu iten şey neydi? Tabi o bunun cevabını bilmiyordu ama Esma da bu teklifi neden kabul ettiğini bilmiyordu. Tek bildikleri birbirlerini sinir ederek günlerini geçirmenin artık onlarda bağımlılık olduğuydu!
Balıklar tek tek leğenin içine dolarken onlar da eğlenceye devam ediyordu. Yani birbirlerini kızdırarak. Bu onların ne büyük eğlenceleriydi. Esma büyük bir ciddiyetle oltasını çekerken birden bağırarak onun dikkatini dağıttı Dağhan mesela ve balığını kaçırdı kızın. Esma ise onun oltasına takılan terlikle epey dalga geçerek Dağhan'ı kızdırdı.
-Beceremiyorsun böyle işlerle uğraşmayacaksın çapulcu, dedi gülerek.
-Çapulcu mu? Sünepeye ne oldu?
-Lakabını çok sevdin, pek bir benimsedin sanırım. Üzülme sünepe, ben her ikisini de söyleyerek seni memnun ederim.
-Aman ne komiksin. Bence MİT'te harcanıyorsun sen. Gidip bir komedide falan oynasana!
-Sizin gibiler hayatımda oldukça emin ol, orada da çok ekmek parası kazanırım, dedi Esma gülümseyerek. Dağhan ona hiçbir şey demedi, sadece şöyle aşağılar gibi baktı ve balıklara konsantre oldu yeniden. Ama bir daha ne kadar uğraşırsa uğraşsın yeni balık tutamadı. Esma ise en çok bir balık tuttu.
