Bu bölüm tamamen Fuat ve Yüsra'ya ait olacaktır bilginize...
Yüsra, Hande ile konuşmalarından sonra ne kadar düştüğünü bir kez daha anlamıştı. Onu ayağa kaldıran kimse yoktu ve Hande'nin bu konuda ona destek çıkacağını düşünmüştü. Fakat o da ters tepince yapayalnız kaldığını fark etmişti.
Fuat'ın kendisi yüzünden ölmesini asla istemiyordu. Eğer o burada olmazsa bu evin tadı kalmazdı ve Hande'nin de dediği gibi onum yüzünden başına bir şey gelirse ablası hariç belki de ablası da dahil herkes onu bir yabancı gibi görecekti. En önemlisi ise Fuat'a bir şey olsun istemiyordu.
Ona engel olamayacağını biliyordu. Yeni gelen adamı bile dinler ama onu dinlemezdi. Ablasını nişanlanacağı adamla tanıştırdığında ablası bile fazla öfkelenmiş ve şaşırmıştı. Fakat Mavi her ne kadar öfkelense de bunu belli etmezdi.
Yüsra ablasını tanıdığı için bunu anlamıştı. Bu evin en katı kuralı kafalarına göre adam getirmemekti. Barlas ile yalnız konuşmak istediğinde odadan çıkmış be Fuat ile karşı karşıya gelmişti. O Fuat'ın aksine yüzüne bakabilmişti. Fakat Fuat bunu yapmamıştı. Onu görür görmez başka bir tarafa dönmüştü.
Aslında Fuat'ın ondan nefret ettiğini bilmek kendisinin içten içe canını yaksa da bunun olmasını kendi istediği için yanından geçip gitmişti.
Tek bir kelime bile etmeden...
Yüsra gökyüzüne bakmış ve derin bir nefes alarak Fuat'ı vazgeçirme şansını denemeye karar vermişti. Koşar adımlarla evin içerisine girmiş ve ablasının konuşması bitmeden onu yakalama umudu ile asansöre binmişti.
Soluk soluğa kendini dördüncü kata attığında korkuyla etrafa bakınmış ve umduğu gibi Fuat'ı duvarın dibine yaslanmış bulmuştu. Henüz ablasıyla konuşmadığı için rahat bir iç çekerek usul usul ona yaklaşmış ve tam karşısında durmuştu.
"Ne istiyorsun?" demişti Fuat.
Onun geldiğini hemen fark etmişti. Başınu kaldırmadan kokusuyla tanımıştı. Yüsra kendini toparlayıp ona sessizce bir kez daha bakmıştı. Ama nafile, gözlerini göremiyordu.
"Konuşmak istiyorum." demişti Yüsra, sesi tam yerine oturmuş ve ciddiyetini almıştı.
Fuat alayla gülerek yüzüne bakmadan bakışlarını yere çevirmişti.
"Benim seninle konuşacak bir şeyim yok. Şimdi git buradan ve bir daha da sakın karşımda dikilme."
"Konuşacağız dedim Fuat, ister burada adamların yanında konuşuruz ve ablam da her şeyi duyar. İster terasa çıkar iki medeni insan gibi konuşuruz. Sen seç..."
Fuat, Yüsra'nın bu konuda ciddiyetini anlamıştı ama onunla konuşmak istediği son şey bile olamazdı artık.
"Adamların duymasında bir sakınca görmüyorum. Zaten öyle ya da böyle buradan defolup gideceğim. Ya ölerek ya da sağ."
Bu sözleri onun içine oturmuştu. Kendi ölümünden bahsetmesi içini yakmıştı. Gözlerini doldurmamak için kendini zor tutuyordu.
"Olur, konuşalım eğer sağ çıkma ihtimalin varsa da onu ölü yapalım."
Fuat başını kaldırıp Yüsra'nın yüzüne sonunda bakmıştı. Bir önceki gece karanlıkta pek fazla bir şey anlamamıştı. Fakat şimdi baktığında ne kadar değiştiğini görmüştü. Sanki karşısındaki sevdiği kadın değil de artık bir yabancı gibi görünüyordu.
Yüsra gözlerinin halini gördüğünde yüzündeki ciddiyeti istemsizce silinmişti. Onu bu halde görmek onu kahretmişti. Fakat bunu belli etmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜZENBAZ
Teen Fiction"Aşk mı? Ölüm mü?" dedi gözlerimin içerisine derin derin bakarken. Elimdeki silah tam kalbine doğru bakıyordu. Gözlerim yavaş yavaş dolarken hırsla alıp verdiğim soluğun sesini duyabiliyordum. "Tabi ki de ölüm, senin gibi bir adam için asla aşkı s...