Umudun bittiği yerde savaş başlarmış. İnsanın kendisiyle savaşı başlangıç yaparmış. Yüreğindeki acıyı bastırmak için aklına ne gelirse yaparmış. Ağlar, güler, içer, gezer bütün her şeyi yapacak dereceye gelirmiş.
Saatler geçmişti, bir bıçak darbesiydi sadece ve saatlerce içerideydiler. Ne bir haber gelmişti ne de başka bir şey...
Kendimi yavaş yavaş ölümüne inandırmaya çalışıyordum. Bütün dünyam tepe taklak olmuştu. Ne düşüneceğimi ya da ne yapacağımı bilmiyordum.
Üç saat öncesi...
"Hayır, buradan seninle çıkacağım ve beraber gidip yeni bir hayat kuracağız."
Başımı yeniden iki yana salladım.
"Mavi'nin yüzüne bakacak yüz yok bende Fuat. Ben artık geçmişi hatırlamak istemiyorum. Yaptığım hatanın acısıyla yanıp tutuşuyorum yeterince, bir de sizin yüzübüze baktıkça o ateşi harmanlamak istemiyorum."
Sessiz kalmıştı, çünkü o da yaptığım hatanın ne kadar büyük olduğunu biliyordu.
"Tamam, bunu daha sonra konuşuruz."
Şimdi...
Mücahit saatlerdir durmadan bir sağa bir sola gidiyordu. Ebrar bir köşeye yaslanmış tek yere odaklanmıştı. Eray ablasının yaptığından sonra ufak çaplı şokun üstüne Kuzgun'un olayını eklemiş ve atlatmaya çalışıyordu.
Daha fazla dayanamıyordum, kalkıp gitmek istiyordum. Fuat yanımda benimle birlikte oturuyordu. Kuzgun'la olan ilişkimizi bir tek o biliyor ve ne hissettiğimi anlıyordu.
Ameliyathanenin kapısı açıldığında hızla ayağa kalktım. Diğerleri de benim gibi doktorun başına üşüşmüştü.
"Durum nedir?" dedi Mücahit.
"Buraya geldiğinde fazla kan kaybından kalbi durmuştu ama kanı bilindik bir kan olduğu için aktarma yapıp yeniden hayata döndürmeyi başardık."
Herkes rahat bir nefes verirken ben dolu gözlerle sanki saatlerdir nefesini tutuyormuş gibi acı ve sevinç karışımı gülerek ağlamıştım. Fuat başımı omzuna yaslayıp sıvazlarken doktoe sözlerine devam etti.
"Hemen sevinmeyin, durumu hala kritik. Şimdi yoğun bakıma alınacak zamana göre sizi bilgilendiririm."
Sözlerinin hemen ardından doktor gittiğinde Mücahit'e sarılan Ebrar ondan ayrılıp üzerime doğru yürümeye başladı.
"Eğer ona bir şey olsaydı o kafanı gövdende bulamazdın duydun mu beni?"
"Ebrar-"
Fuat'ın göğsüne dokunup susmasını istedim.
"Sen sana kapı açan bir kadına ihanet ettin. Birinin kafası vücuduna ağır geliyorsa o da senin Ebrar. Kuzgun'a olanlar hiç birimizin suçu değil. O yaptığının bedelini ödedi ama benim de yüreğim yandı. Senin dostun olduğu kadar benim de maalesef ki sevdiğim adam."
Bakışlarımı Eray'a çevirdim.
"Senin ablan beni öldürmeye çalıştı-"
"Ben onun adına özür dilerim-"
"Hayır, bu ilk yapışı değil. Belli ki haberin yok, hiç birinizin haberi yok."
Bakışlarımı diğerlerinde gezdirdim.
"O arkadaşınız Kuzgun için birini daha öldürmüş. Eğer ben karşılık veremeseydim belki de beni de öldürecekti. Hepiniz aslında birer katilsiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜZENBAZ
Teen Fiction"Aşk mı? Ölüm mü?" dedi gözlerimin içerisine derin derin bakarken. Elimdeki silah tam kalbine doğru bakıyordu. Gözlerim yavaş yavaş dolarken hırsla alıp verdiğim soluğun sesini duyabiliyordum. "Tabi ki de ölüm, senin gibi bir adam için asla aşkı s...