Denizin sesi kulaklarıma işlerken kanayan bacağıma baktım. Şerefsiz çıkış anımı beklemişti.
Dün gece...
"Öldürebileceğinizi mi düşünüyorsunuz cidden?"
"Aslında bunu biz yapmayacağız cici kız. Patron seni canlı getirmemizi istedi."
"Kimin köpeğisiniz?"
"Köpek falan ayıp oluyor ama."
"Kimin köpeği olduğunuzu söylerseniz zorluk çıkarmadan gelirim sizinle."
"Ah Hande, senin kim olduğunu bilmiyor muyuz sanıyorsun?"
"Söz veriyorum."
Baştaki benimle konuşan adam verdiğim sözdeki ciddiliği fark edince diğerlerine dönmüştü. Diğer adamlar başıyla onay verdiğinde bana dönüp alayla güldü.
"Tamam, sözüne güveniyorum."
"Dinliyorum."
"İlyas Kadıoğlu, sizin o öldürdüğünüzü sandığınız adam."
Tam da tahmin ettiğim gibiydi. İlyas şerefsiziydi. Düşündüğüm gibi Kuzgun onu öldürmemişti. İlyas'ın gönderdiği o ajanda Kuzgundu.
"Şimdi sözünde dur ve gidelim."
Başımı iki yana sallayıp arkadaki elimi gösterdim. İşaret parmağım orta parmağımın üzerindeydi.
"Lades..."
Şimdiki zaman...
Çatışma sırasında kurşun baldırımı sıyırıp geçmişti. Neyse ki Mine teyzenin evi yakındı. Hemen gelip pasuman yaptırmış ve ağrı kesici içmiştim. Şimdi biraz daha iyiydim.
Mine teyzenin arka bahçesi deniz bakıyordu. Buraya gelmiştim, bilerek telefonumu kapatmamıştım. Kuzgun ve adamları büyük ihtimalle sinyalleri takip etmişti. Birazdan kapıya konarlardı, yüzünü asla görmek istemiyordum ama konuşmam gerekiyordu.
Evini bilmiyordum, İlyas kansızının dışarıya saldığı köpeklerden dolayı adam akıllı araştıramıyordum. Bu yüzden en iyisi onun evine gidip en hassas noktasını bulmaktı. İlyas piçi için bir plan kurarken bir yandan da Kuzgun'u halletmem gerekiyordu.
Kaybedecek zamanım yoktu...
Cebimde çalan telefon sesiyle bakışlarımı denizden çekip telefonu çıkardım.
Helen arıyor...
"Efendim teyze?"
'Canım neredesin? Tüm gece seni bekledim ama gelmedin.'
"Ben bir süre yokum, beklemeyin beni."
'Ne? Neden?'
"Artık hiç bir şey için geç kalamam teyze. Annemin günlüğünü Kuzgun almış. Onun elinden almak için onunla bir süre kalmam gerekiyor. O süreç boyunca da hassas noktasını bulacağım."
'Ama bu çok tehlikeli, buradan halledemez misin?'
"Merak etme teyze kötüye bir şey olmaz. Eğer telefonumu almazlarsa seni ararım. Annemin günlüğünü almak zorundayım."
'Tamam o zaman şöyle yapalım sen bana o evin adresini at ben arada gizli gizli seni kontrol ettireyim.'
"Teyze..." dedim imalı biçimde.
'Korkuyorum Hande, sen bana ablamın emanetisin. Zarar gelecek diye korkuyorum.'
"Dediğim gibi bana bir şey olmaz. İnan bana sandığından daha dikkatliyim. Bir süre sonra o evin kapısını çalacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜZENBAZ
Teen Fiction"Aşk mı? Ölüm mü?" dedi gözlerimin içerisine derin derin bakarken. Elimdeki silah tam kalbine doğru bakıyordu. Gözlerim yavaş yavaş dolarken hırsla alıp verdiğim soluğun sesini duyabiliyordum. "Tabi ki de ölüm, senin gibi bir adam için asla aşkı s...