Kuzgun'a inandığımı düşündüğünde bile verdiği tepki fazlaydı. Ona nasıl birlikte olduğumuzu ve ayrıldığımızı söyleyecektim bilmiyordum. Bunları öğrendiğinde onları da kaybedecektim.
Kendimi evin arka bahçesine atıp derin bir nefes aldım. Artık ne düşüneceğimi bilemiyordum. Başımı göğe kaldırıp gözlerimi usulca kapattım.
Kuzgun'un abisini bulma fikri hala aklımdaydı. Ama Mavi için İlyas'dan da intikam almamız gerekiyordu. Her ne olursa olsun Yüsra ve Fuat'ın bir lafına bakardım. Fakat Kuzgun ne beni ne de diğerlerini bırakmaya niyetliydi.
"Demek sensin."
Arkamdam gelen o sesle gözlerimi usulca aralayıp o tarafa döndüm. Yüsra'nın neredeyse öldürecek olduğu o kadındı. Kollarını göğsünün altında birleştirmiş ezici bakışlarıyla beni boydan süzerek tam karşımda dikilmişti.
"Anlamadım? Ne benim?"
"Asla aşık olmam bana göre değil diyen Kuzgun'un tutulduğu kız diyorum. Demek sensin."
"Sende aşkından öldüğü kadınsın herhalde." dedim alaya alarak.
"Vay, demek sana benden bahsetmiş."
Sırıtarak başımı iki yana salladım.
"Hayır bahsetmedi, belli ediyorsun."
"Adın neydi?"
"Bilirsin adımı."
Yüzündeki ukala tavır gitmiş yerini ciddiyet almıştı.
"Hayır bilmiyorum, sana çok aşık olan adam adını bile evde geçirmediği için."
Dudaklarımı birbirine bastırıp başımı salladım.
"Eminim ki söylediğin gibidir."
"Anlamadım, adını mı söyledin?"
Bakışlarımı ona çevirip aramızdaki bir adımı da kapattım.
"Adımı aşık olduğun adamın söylemesine gerek yok diyorum. Sen zaten elbet bir yerden duymuşsundur."
"Ne buluyor sende?" dedi bir anda.
Kaşlarımı alayla kaldırıp omuz silktim.
"Bilmem, sende bulamadığını bulduğu kesin."
"Ben senden daha iyiyim Hande, daha güzelim, daha güçlüyüm."
"Bak..." diyerek aramızda adımı tekrar açtım.
"Adımı biliyormuşsun."
Sanki ismimi söylediğini yeni fark etmiş gibi bir anda bozulmuş ama fark ettirmemeye çalışmıştı.
"Şaka bir yana Hande, ona zarar veriyorsun. Kendi benliğinden çıkartıyorsun, onu zayıf kılıyorsun. Kuzgun böyle bir adan değildi, kendinden ve abisinden başka kimseyi umursamazdı. Ama sonra sen geldin ve her şeyi tepe taklak ettin. Yüzündeki gülümseyi aldın. Uzak dur ondan, ona zarardan başka hiç bir şey vermiyorsun."
Olayı şakaya vurmuştu. Gözlerinin içerisine bastıra bastıra bakarak derin bir nefes aldım.
"Onu bu kadar çok seviyorsan al senin olsun. Kendisine tasma takmadım ya da beni sevmesi için göze batmaya çalışmadım. Sahalar senin, eğer bir şeyler yaşarsanız aranıza asla engel olmam rahat ol kasma kendini bu kadar."
Gözlerini kısıp gözlerimin içine emin olmak için bakıyordu. Ben emin olmadığım ya da pişman olacağım hiç bir şeyi yapmaz ya da konuşmazdım. Evet malesef ki onu hala deli gibi seviyordum. Ama artık bizden olmazdı, onun olduğu hiç bir kareye girmezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜZENBAZ
Teen Fiction"Aşk mı? Ölüm mü?" dedi gözlerimin içerisine derin derin bakarken. Elimdeki silah tam kalbine doğru bakıyordu. Gözlerim yavaş yavaş dolarken hırsla alıp verdiğim soluğun sesini duyabiliyordum. "Tabi ki de ölüm, senin gibi bir adam için asla aşkı s...