Bir trafik kazasında annem ve babamın gözlerimin önünde ölüşünü izlemiştim. O zamanlar daha on iki yaşındaydım ve olayın şokuyla hiç bir şey anlamamıştım. O kazadan bir tek ben kurtulmuştum ve doktorlar bunun mucize olduğunu söylemişti. Arabamız bir uçurumdan yuvarlanmış ve ben sadece beyin sarsıntısı geçirmiştim. Meleklerin beni koruduğunu söylemişlerdi.
Yaşım ilerledikçe annem ve babamın ölüşünü izlediğimi fark etmiş ve çeşitli tedaviler görmüştüm. O anı fark ettiğim anda defalarca kez keşke onlarla birlikte ölseydim demiştim. Yaşım ilerledikçe başı boş adamlar gibi gezmii ve borç havuzunda yüzmüştüm. Ta ki Mavi beni bulana kadar...
Aslında annemden ve babamdan sonra bana ikinci bir hayat veren kişiydi. Orada göreve başlatıktan kısa bir süre sonra bir kadına aşık olmuştum. Çürümek üzere olan yüreğimi o gülüşüyle yeniden hayata döndürmüş üstelik sevgisiyle üstüne çiçek bile dikmişti.
Ama şimdi bana yeniden hayat veren kadını kaybetmek üzereydim. Gözlerimin önünde makinalara bağlı yatıyordu ve elimden hiç bir şey gelmiyordu. Olayın hala gerçekliğine dönememiştim. Hande'nin başarısızlığına bile sinirlenememiştim.
Gözümü kırpmadan kalbi duracak mı korkusuyla izlediğim kadından tek bir kımıldama bile yoktu. İçimdeki korku onun yüreğime diktiği çiçekleri soldurmaya devam ederken hiç dinlemeyen göz yaşlarım yanağımı kurutmuş olan şeritleri yeniden ıslatıyordu.
"Sen eve git ve biraz dinlen. Ben burada kalırım, bir şey olursa sana haber veririm."
Sözleri bir kulağımdan girmiş diğerinden çıkmıştı. Şimdilik Mavi'nin sözlerinin bende bir değeri kalmamıştı. Eğer Yüsra ölürse hiç kalmayacaktı.
"Fuat."
"Annemi ve babamı kaybettikten sonra da böyle hissettiğimi hatırlıyorum. Hayatta tutunacak bir dalım kalmadığını ve çatısız kaldığımı hissetmiştim. İlerleyen yaşlarda bunun farkında daha çok varmış ve acıyla yaşamıştım. Sonra sen çıktın karşıma..."
Gözlerimi Yüsra'nın güzel yüzünden ayırmadan konuşmaya devam ettim.
"O zamanlar büyük bir borç batağındaydım ve bilerek ödemiyordum. Beni bulsunlar da öldürsünler diye ödemiyordum. Sen beni çekip aldın o hayattan, yeni tertemiz ve bambaşka bir hayat sundun. Üstüne kardeşin de çiçek ekti."
Derin bir iç çekip yeniden akan göz yaşlarıma müsade ettim.
"Onu ilk gördüğümde çürüdüğünü düşündüğüm yüreğimin nasıl attığını hissettim. Sanki..."
Son kelimem ağlamaklı çıkmıştı.
"Sanki göğsümden çıkmak ister gibi atmıştı. O gülüşü nefesimi kesmiş o kokusu ruhsuz bedenime can vermişti. İşte o zaman yaşamanın nasıl bir his olduğunu ilk defa anlamıştım. Yaşadığımı hissetmiştim."
Gözlerimi sıkıca kapatıp açtım. Artık göz yaşlarımın akmasına izin veriyordum.
"Aşık olmuştum ve aşık olduğum kişi de bana aşık olmuştu. Ben annemden ve babamdan sonra ilk defa bu kadar sevildiğimi hissetmiştim. Evim, ailem ve yıkılan çatım olmuştu. Ama şimdi..."
Başımı cama dayayıp hıçkırıklarımı dışarıya bıraktım.
"Şimdi o gözlerimin önünde gidiyor ve elimden hiç bir şey gelmiyor. Her an pes edecek diye ödüm kopuyor. Ölüp ölüp diriliyorum burada ben."
Başımı camdan kaldırmadan ona çevirdim.
"Şimdi söyle bana, beni yeniden hayata bağlayan ve aşık olduğum kadını nasıl bırakıp da dinlenmeye gideyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜZENBAZ
Teen Fiction"Aşk mı? Ölüm mü?" dedi gözlerimin içerisine derin derin bakarken. Elimdeki silah tam kalbine doğru bakıyordu. Gözlerim yavaş yavaş dolarken hırsla alıp verdiğim soluğun sesini duyabiliyordum. "Tabi ki de ölüm, senin gibi bir adam için asla aşkı s...