Bir Hafta Sonra...
Aldığım haberin üzerinden bir hafta geçmişti. Annemin bana olan özleminden ve pişmanlığından intihar ettiğini öğreneli tam bir hafta geçmişti. Bir hafta önce bugün yani cuma akşamı Kuzgun'a yarın babam olacak adamla konuşmaya gideceğimi söylemiştim.
Gitmiştim de...
Bilerek evin adresini bulmamıştım çünkü istememiştim. Ona da geç kalmamak için gitmek istemiştim ama onunla konuşmak gram istememiştim. Onu ilk gördüğüm sokağın önünde bir hafta boyunca arabanın içerisinde beklemiştim. Yaparsın kızım, başarırsın kızım demiştim ama her şeyi yapabilecek cesarete sahip olan ben bunu yapamamıştım.
Onu orada ilk ve son görüşüm olmuştu. Bir daha da hiç görmemiştim ama ısrarla da beklemiştim. Bu korkaklığa mı giriyordu yoksa gönülden isteksizliğe mi bilmiyordum.
O süreçte Mavi ile konuşmuştuk, beni sürünmekten çekip kurtaran kişi oydu ve o halimi bir tek gören de oydu. Bu yüzden babam olacak kişiyi bulup konuşmamda gönülsüzdü. Haklıydı da, çünkü annemin intihar haberini aldıktan sonra beni uzun zamandan sonra ilk defa o kadar güçsüz görmüştü.
Tam olarak dile getirmese de yansıtmış ve hissettirmişti. Her ne kadar seviyemi düşürmüş olsa da hala sağ koluymuşum gibi davranıyordu. Hem hayatımı borçlu olduğum kadına bunu yapmak istemiyordum hemde kendime...
İlk duyduğumda içimde fırtınalar kopsa da sonradan sonraya kabullenmiştim. Annem beni bırakmıştı ben onu değil, intiharının sebebi kendi hatası yüzündendi benim değil...
Üzerime her zamanki normal kıyafetlerimi giyinip belime silah kemerimi takarak aynadan kendime baktım. Daha iyiydim, ve çok daha iyi olacaktım...
"Canın yandı biliyorum." dedim aynadaki yansımama.
"Ama şimdi olmaz, sırası değil. Artık eskisi gibi her şeyi kafana takamazsın. Seni bırakıp gitmiş birinin intihar haberi bu kadar yıkmamalı seni, ağlamayacaksın gerekirse gözyaşlarını içine atacaksın ama başını dik tutacaksın. Başka çaren yok, altı sene önceki sen değilsin artık. Şimdiki güçlü mantıklı ve tuttuğunu koparan kızsın. Güçlüsün..."
Kıvırcık saçlarımı omuzlarımın arkasına atıp kendime gülümsedim. Bunu atlatacaktım ve uzun sürmeyecekti. Kapım usulca açıldığında bakışlarımı arkama çevirdim.
Kuzgun gelmişti, kapıyı arkasından usulca kapatıp bana doğru yavaş yavaş yürümüştü. Bakışlarımı yeniden aynaya çevirdim, arkamdan ellerini karnıma sarmış bedenimi kendisine yapıştırmıştı. Başını yavaşça boynuma gömmüş ve kokumu derince içine çekmişti.
"Çok güzel kokuyorsun." demişti o hırıltılı sesiyle.
Karnımdaki ellerini tutup aynadan ona gülümsedim. Ben aşıktım, korktuğum ve mücadele ettiğim o korkuya bilerek yenilmiş ve birine aşık olmuştum.
"Yüsra nasıl?" diyerek ona döndüm.
Bu sefer ellerini belime dolamıştı. Alnını alnıma dayayıp sıkıntılı nefesini yüzüme bırakmıştı.
"Bana kızacaksın ama Barlas bu erken evlilik konusunda biraz memnuniyetsiz."
"Neden? Elini tutup onunla gelen kendisi değil miydi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜZENBAZ
Teen Fiction"Aşk mı? Ölüm mü?" dedi gözlerimin içerisine derin derin bakarken. Elimdeki silah tam kalbine doğru bakıyordu. Gözlerim yavaş yavaş dolarken hırsla alıp verdiğim soluğun sesini duyabiliyordum. "Tabi ki de ölüm, senin gibi bir adam için asla aşkı s...