Mavi ölmedi, sizin için Mavi'yi bekletiyorlar. Bir depoda aç susuz iki haftadır bekletiyorlar. Açlıktan ve susuzluktan ölmek üzere. Düşmanının kim olduğunu öğrendiğine göre sana adıyla hitap ederek kısaca planını anlatacağım. Mavi'yi bilerek aç susuz bırakıyor çünkü aklında iki şey var. Birincisi sizi yakalayıp karşısında öldürmek ikincisi ise senin ve arkadaşlarının geleceğini bildiği için gözünüzün önünde acı çekerek ölmesini izletecek. Oraya giderken dikkatli olun çünkü Mavi'nin bulunduğu depoda tam üç tane pusu var. Birincisi kapı önündeki görünmez ip, eğer ona basarsanız ayarladıkları silah basan kişinin tam alnında patlayacak. İkincisi kapıda, aslında kapıda iki pusu var. Birincisi kapıyı oynattığınız sis bombası patlayacak ve o sis bombasını nefesinize karıştırdığınız anda bilinciniz kapanacak. Kapıdaki ikinci plan ise kapıyı açtığınız an deponun içerisinden bacağınıza doğru nişan alınmış silah patlayacak. Ama depodaki silah normal bir silah değil. Taramalı ve tek bir ateş etmeyecek, arkanızdaki kişileri de etkisiz hale getirecek. Birinci planı bilerek öldürmek için yaptılar çünkü biriniz öldüğünde diğerleriniz bağıracak, bu sayede hem patlayan silah sesiyle hem de sizin bağırışınızla oraya gelecek ve sizi alacaklar. Kısaca deponun adresini yazıyorum.
İlyas'ın paralarını sakladığı evin 10 km uzağında, düz gidin hemen karşınıza çıkacaktır.
Mavi'nin yaşadığını öğrendiğim anda şok içerisinde elimi dudaklarıma götürerek dolu gözlerle evin içerisine baktım. Mavi'yi hala öldürmemişlerdi...
Mavi yaşıyordu...
Koşarak evin içerisine girip avlunun tam ortasında nefes nefese yemek yiyen diğerlerine baktım. Nefesimi ve koşuşumu duyan herkes bana bakmıştı. Kuzgun oturduğu masadan hızla kalkarken Yüsra ve Fuat kaşlarını çatarak yavaş yavaş kalkmıştı.
"Yüsra..." dedim kalan nefesimle.
"Hande ne oldu? İyi misin?"
Yüsra'nın katı sesi kulaklarıma dolarken gözyaşlarım yanaklarımdan süzülüp gitmişti. Kuzgun masayı dolanıp bana doğru hızlı adımlarla gelirken Yüsra bakışlarını Kuzgun'a çevirmişti.
"Yüsra Mavi...." dedim yeniden çatallaşan sesimle.
Yüsra kaşlarını daha çok çatarak bana doğru yavaş adımlarla gelirken Kuzgun düşeceğimi düşünerek elini belime dolamıştı. Fuat Yüsra'nın arkasından gelirken diğerleri masanın önünde ayakta bizi izliyorlardı.
Hıçkırıklarımı dışarıya bırakarak "Yüsra Mavi yaşıyor!" dedim.
Sözlerim kulaklarına vardığında Yüsra şok içerisine eliyle ağzını kapatarak hemen gözlerini doldurmuştu. Titreyen elimle kağıdı gösterip Kuzgun'un koluna tutunarak Yüsra'ya doğru gittim.
Fuat Yüsra'yı tutarken elimdeki kağıdı ona uzatıp mutluluktan akan göz yaşlarımla almasını istedim. Elimdeki kağıdı hızlıca çekip dolu gözlerini koluyla silerek notu okumaya başladığında bakışlarımı Kuzgun'a çevirdim.
Çatık kaşlarla sadece bana odaklanmıştı. Diğerleri de masadan uzaklaşıp yanımıza geldiklerinde Yüsra notun sonunu okumuş ve Fuat'a bakmıştı.
"Fuat ablam yaşıyor..."
Fuat inanmış gibi görünmese de Yüsra'ya sarılmıştı. O da benim gibi hıçkırıklara boğulmuştu. Mavi'nin ölmediğini öğrenmek içimdeki bitik umudu yeniden hayata geçirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜZENBAZ
Teen Fiction"Aşk mı? Ölüm mü?" dedi gözlerimin içerisine derin derin bakarken. Elimdeki silah tam kalbine doğru bakıyordu. Gözlerim yavaş yavaş dolarken hırsla alıp verdiğim soluğun sesini duyabiliyordum. "Tabi ki de ölüm, senin gibi bir adam için asla aşkı s...