BÖLÜM 88

1K 46 5
                                    

Elim ayağım titriyordu. Canımı alsalar bu kadar acımazdı. Yavrumu benden koparmışlardı. Tek başıma nasıl bunun üstesinden gelecektim? Ya ölürsem o zaman Arsen bensiz nasıl yapacaktı? En önemlisi de o adam Kuzgun'a Arsen'in babası olduğunu söylerse ne olacaktı?

Saatlerdir düşünmekten kafayı yiyecektim. Oturduğum yerden kalkıp bir sağa bir sola gidiyor sonra yeniden oturuyordum. Telefondaki adrese bakmıştım. Yer İstanbul'daydı, o şehre bir daha adım atmayacağıma dair yemin etmiştim.

Şimdiyse oğlum için gidecektim.

Yavrum için yeminimi çiğneyecektim.

Sabahın ilk ışıkları evin içerisini aydınlatırken kapı çalmıştı. Hızlı adımlarla kapıya gidip bir umutla açtım.

"Selam Hande."

Ne umutla açmıştım bilmiyordum. Kuzgun ile aramıza giren kızdı bu. Sözünün hemen ardından eve girmişti. Arkasından Mücahit ve Eray da girmişti. Gözlerim onu aramıştı, üçü dışında kimse yoktu.

"Boşuna bakma Kuzgun yok."

Kızın sesiyle kendime gelip kapıyı kapatmıştım. Bir anlık sanki oğlumuz olduğunu biliyormuş gibi ondan umut almak istemiştim.

"Neden geldiniz?" diyerek avluda dikilen üçüne baktım.

"Sana yardım etmek için geldik başka ne için geleceğiz?"

Ağlamaktan yeterince bitkin düşmüştüm. Birbirine bağladığım kollarımı çözüp bıkkın bir nefes verdim.

"Sizden yardım isteyen kim Mücahit? Ben hallederim lütfen çıkın evimden."

"Çok ani kararlar veriyorsun. Sabaha kadar beklediğine göre tehlikeli bir iş. Hem ben seni tanımasam da Eray ve Mücahit seni tanıyor. Sen her ne kadar onları sevmesen de onlar sana yardım etmek istiyor. Onlar istiyorsa bende istiyorum. Bu durumda hepimiz sana yardıma geldik."

Elimi saçımdan geçirip yutkundum.

"Evet sizi sevmiyorum ve Kuzgun'un lafıyla da bana yardım etmenize ihtiyaç duymuyorum. Ve son kez kibar bir dille gitmenizi istiyorum. Lütfrn evimden çıkar mısınız?"

"Kuzgun'un gönderdiğini de nereden çıkardın Hande?-"

"Evet ben gönderdim."

Merdivenlerden gelen sesle yerimden sıçramıştım. Kuzgun elinde Arsen'in kitabıyla merdivenlerden iniyordu.

"Senin burada ne işin var? Evime nasıl girdin? Ne cüret-"

"Arsen'in odasını araştırdım. Bir şey bulabilir miyim diye bakınırken bu kitapta bir parmak izi buldum."

Kitabı bana uzatırken Mücahit'in "Battık, tamam kurtuluş yok." diye fısırdadığını duymuştum.

Kitabı almak için uzandığımda geri çekmişti. Öfkem daha da çoğalırken konuşmuştu.

"Eldivenle tutuyorum, çıplak elle dokunamazsın."

"O el izinin benim olmadığını nereden biliyorsun?"

"Kalın bir parmak Hande, dikkatli bak. Senin elin ince ve narin."

Kitabın jelatini ışıkta parladığında gerçekten de doğru söylediğini anlamıştım.

"Bu parmak izi beni bir yere götürmez. Belli ki bir çok adamı var, sadece adamı bulabilirim. Nerede olduğunu değil."

Kitabı alıp fırlatmak için uzandığımda iri eliyle bileğimden tutmuştu.

"Bırak."

"Tek ipucunu yok etmene izin veremem."

"Bırak dedim sana."

DÜZENBAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin