Gözlerimi açtığımda sanki kırk yıldır uyuyormuşum gibi bir direnç hissetmiştim. Hemen saniyeler sonra ise çok uyuduğum için bitkin olduğumu...
Başımı yataktan kaldırdığımda beynimin çatladığını hissederek elimi alnıma koyup ve ofladım. Dün her ne kadar ayık olsam da olayların öncesinde dört bardak viski tüketmiştim.
Ayaklarımı yataktan sallandırıp elimi alnımdan çekmeden kendimi banyoya attım. Üzerimdeki kiyayetlerden kolayca kurtulup ayılabilmek için ılık suyun altına girdim.
Su tenime her değdiğinde dün olanlar gözümün önünden film gibi geçiyor konuşmalar çatlayan başımın içerisinde yankılanıyordu.
Önce Fuat'ın o hali sonra Yüsra'nın çaresizliği ve Mavi'nin endişeli yüzü...
Bir kutlamadan daha fazlasını yaşamıştık. Bu sene büyük bir mevzumuz olmamıştı, ta ki dün olanlardan sonra...
Özellikle içimizde bu sorunun çıkması evde büyük etki yaratmıştı. Belki de Mavi'nin artık bize karşı bakış açısı değişmişti bilemiyordum...
Gecenin sonunda Kuzgun ile konuşmalarımıza geldiğim an gözlerimi açıp ıslak saçlarımı geriye doğru çektim. Gözümün önünde öpüştüğü kadına aşık olmadığını söylemişti. Yüzümün her zerresinde nefesini gezdirerek aşkın asıl anlamını açıklamıştı.
Dudaklarımızın neredeyse birbirine değdiği an gözlerimin önüne geldiğinde suyu aniden kapatmıştım. O anı asla gözlerimin önüne getirmek istemiyordum. Ona bu kadar yakın olmak beni çok etkiliyordu.
Askıdaki havluyu bedenime ve küçük havluyu saçlarıma sarıp aynanın karşısına geçtim. Aynanın buharını silip kendime bir bakış attığımda dünden sonra biraz daha toparlandığımı fark etmiştim.
Herşeyden önce babamı görmek beni çok fazla etkilemişti. O kadar bütük hayal kırıklığına uğramıştım ki uzun zamandan sonra ilk defa öyle bağırarak ağladığımı hatırlıyordum.
Kuzgun'un göğsünde....
"Her şeyi ona bağlamak zorunda mısın?"
Aynadan kendime sorduğum soruyu bir başkası duysa beni deli sanardı. Daha fazla oyalanmadan dişlerimi fırçalayıp odama girdim. Önüme bakmadan ilerlerken birinin olduğunu hissedip hemen geri çekilmiştim.
Kapıma yaslanmış beni izleyen Kuzgun'u fark ettiğimde sanki üzerimde havlu yokmuş gibi kollarımı göğsüme doladım.
"Senin burada ne işin var?"
Ses tonumdaki şaşkınlık ve ciddiliği umursamadan beni boydan süzüp sırıtmıştı. Neden kendimi karşısında çıplakmış gibi hissediyordum?
Gerçi üzerimde havlu olmasa gerçekten çıplaktım.
"Kapını tıkladım ama cevap vermedin. Bende uyuyorsundur diye içeri girdim ama banyodan sesleri duyunca bekledim."
"Banyoda olduğumu fark ettiysen neden geri çıkmadın?"
"Çünkü seninle önemli bir şey konuşmam gerekiyordu."
Dolabıma doğru gidip üzerime giyineceğim kıyafetleri hızlıca seçerken cevap verdim.
"Bu kadar acil miydi?"
"Evet, odadan çıktığın an yanında birileri olacak. Yalnız konuşmam gerekiyordu."
Seçtiğim kıyafetleri üzerime bastırıp sorgulayıcı bir bakış attım.
"Neden yanımda birileri olsun ki?"
"Adamlardan biri bugün önemli bir işimizin olduğunu söyledi. Gerçi benim değil senin ve Fuat'ın, ama bende geleceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜZENBAZ
Teen Fiction"Aşk mı? Ölüm mü?" dedi gözlerimin içerisine derin derin bakarken. Elimdeki silah tam kalbine doğru bakıyordu. Gözlerim yavaş yavaş dolarken hırsla alıp verdiğim soluğun sesini duyabiliyordum. "Tabi ki de ölüm, senin gibi bir adam için asla aşkı s...