Güçsüz elimle kapıyı tıklayıp bir adım geri çekildim. Düşüp bayılmak üzereydim, tüm gece sahilin başında bomboş bakışlarla denizi izlemiştim. Artık düşünemiyordum, beynim uyuşmuştu.
Kapıyı Helen hanım açmış ve beni karşısında görünce önce şaşırmış daha sonra halimi görünce gözlerini büyüterek kollarımı tutmuştu.
"Hande, iyi misin canım?"
Donuk bakışlarımı ona çevirip başımı iki yana salladım.
"B-Bir süre sende kalabilir miyim?"
"Tabi, tabi ki canım gel içeriye." diyerek bana sarılmış ve içeri girmeme yardımcı olmuştu.
"Bir oda, dinlenmek istiyorum."
"Tamam canım tamam hadi çıkalım."
Beni merdivenlere çevirip usul adımlarla çıkmama yardımcı olmuştu. Gidecek başka hiç bir yerim yoktu, bir süre burada kalmam gerekiyordu.
Daha önceden benim için hazırlamış olduğu odaya girdiğimizde yavaşça beni yatağa oturtup yanıma oturdu.
"Ne oldu sana böyle? Anlatmak ister misin?"
"Sadece dinlenmek istiyorum."
"Tamam, tamam canım benim. Sen dinlen bende senin için bir doktor çağırayım. Rengin falan hep atmış."
"Gerek yok, dinlensem yeter."
Sözlerimin eminliğini fark edince itiraz etmeden başını sallayıp odadan çıktı. O çıkar çıkmaz üzerimdeki kapşonluğu çıkartıp yatağa uzandım.
Canım öyle yanıyordu ki, nefes alamıyordum. Artık düşünemiyordum, Mavi, Yüsra, Fuat ve diğerleri hepsi gitmişti. Hepsini öldürmüşlerdi, hepsinin sonun benim yüzümden gelmişti.
Bu suçluluk duygusuyla nasıl yaşayacağımı bilmiyordum. Annemin günlüğü de orada kalmıştı. Şu an aklımdaki tek şey biraz dinlenip annemin günlüğünü almaya gitmekti.
Elimi yüreğime koyup gözlerimi kapattım. Ağlamayacaktım, şu an ağlanayacaktım. Toparlanıp güçlü kalmam gerekiyordu.
Kuzgun'u öldürememiştim ama onun zafını bulup onu öldürmekten beter edecektim. Şimdilik sadece dinlenip kendimi toplamam gerekiyordu.
......
Kapım tıklandığında uykumdan sıçrayarak gözlerimi açtım. Gel dememi beklemeden içeriye giren kıza baktım. Sarışın mavi gözlü bir kızdı, elinde bir tepsiyle gülümseyerek yanıma gelmişti.
"Günaydın Hande abla, acıkmışsındır diye sana bir şeyler hazırladım."
Yataktan doğrulup ayaklarımı yere sallandırdım.
"Aç değilim, giyinebileceğim bir şeyler var mı?"
"Ben anneme sorayım hemen."
Başımı sallayıp gitmesini izledim. Kapıyı arkasından kapattığında yataktan kalkıp cama doğru ilerledim. Hava kararmış gökyüzü yıldızlarını çoktan dağıtmıştı.
Bana bir kaç saniyelik daldığımı hissettiren uyku saatlerce beni esir altına almıştı. Arka bahçeyr bakan camdan boş boş dışarıyı izlerken kapım yeniden açılmıştı.
Kız elinde eşofmanlarla gelmişti.
"Annem buraya ilk geldiğinde biraz kalırsın diye düşünmüş. Bu yüzden sana bir kaç bir şey almış."
Elindeki eşofman takımını takağa bırakıp masum gülüşüyle yeniden bana baktı.
"Bunları da bugün sabah almış. Şanslısın, alındığı gün giyineceksin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜZENBAZ
Fiksi Remaja"Aşk mı? Ölüm mü?" dedi gözlerimin içerisine derin derin bakarken. Elimdeki silah tam kalbine doğru bakıyordu. Gözlerim yavaş yavaş dolarken hırsla alıp verdiğim soluğun sesini duyabiliyordum. "Tabi ki de ölüm, senin gibi bir adam için asla aşkı s...