Bu bölüm tamamen Kuzgun'a aittir...
Kaybetmiştim, kazanmak için çabaladığım oyunu çalıştığım indan kazanmıştı ama ben kaybetmiştim. Ona aşık olduğumu hissettiğim o ilk an bunlarım başıma geleceğini biliyordum.
Sahi bile bile neden devam etmiştim?
O gülünce kısılan gözleri, gamzeleri, kokusu, güzel kalbi...
Ben şimdi onsuz nasıl yapacaktım?
Arabama binmiş sokak sokak onu arıyordum. Kolumun acısı yüreğimin ağrısını geçemiyordu. Otele yakın olan bütün sokakları gezmiştim. Hiç birinde yoktu, sadece on dakika sonara çıkmıştım. Nereye gitmiş olabilirdi?
"Neredesin Hande, neredesin..."
Öğrendiklerinden sonra gözlerimin içine öyle bir bakmıştı ki, sanki nefret etmek istemişti ama yapamamıştı.
Sağlam elimde direksiyona sertçe vurup dişlerimi sıktım.
Bunu ona nasıl yapmıştım? Kendi kurallarımı çiğneyip nasıl onun da bana aşık olmasına izin vermiştim? Yüreğime öyle bir acı bırakmıştım ki, bunun yüzünden kendimi adla affetmeyecektim.
Gözlerim hala onu ararken sürmeye devam ediyordum. Omzumdaki kurşun yavaş yavaş ateşimi çıkarmaya başlamıştı.
Hani aşık olmazdım, hani tabiatımda yoktu, hani sadece işime ve parama önem verirdim. Nasıl oldu da bu duruma düşmüştüm. Nasıl kendi kurallarımı çiğneyip ikimize de bunu yapmıştım...
Telefonum çaldığında bakışlarımı arayan kişiye çevirdim.
Ebrar arıyor...
"Ne var?"
'Neredesin?'
"Noldu?"
'Fuat durmuyor, iki adamı yıktı bile. Durduramıyoruz gelsen iyi olacak.'
"Tamam yarım saate geliyorum."
Arayışlarım boş çıkmıştı. Sanki bir anda yok olmuştu. Bulamıyordum, onu bir daha göremeyeceğim diye çok korkuyordum.
Telefondan hemen Mücahit'i aradım.
'Efendim abi?'
"Mücahit beni dinle koçum. Hande Naz Gülpınar, Mavi'nin sol kolu biliyor musun?"
'Bilmem mi abi, kaç defa mevzularına şahit oldum. Kız hepimizden taşaklı.'
"Tamam uzatma, o kızı bana bul. Antalya merkezdeki otelden sekiz civarlarında çıktı. Her yere adam sal bulun onu bana."
'Hemen abi.'
Telefonu kapatıp arabayı sağa çevirdim. O mektubu gönderen kişiyi bulur bulmaz kendi ellerimle gebertecektim. Son zamanlarımızı iyi geçirmek istemiştim. Biraz daha yanında kalmak ve sesiyle aydınlanmak istemiştim. Sonra kendim söylemeyi planlıyordum, sonucu aynı olsa da benim ağzımdan duymasını istiyordum.
Arabayı villanın önüne gelişi güzel çekip omzumu tutarak indim. Üzerime düşen halsizlik yıkılmam için bedenimle savaşıyordu. Kapıdaki adamlar beni fark eder etmez gelmek istemişlerdi. Elimle durmalarını işaret edip kapıyı çaldım.
Çok sürmeden kapıyı açmışlardı. Kapıyı açan kişi Eray'dı. Omzumu görür görmez gözleri büyümüştü.
"Kuzgun abi iyi misin? Nasıl oldu?"
"İyiyim abicim, neredeler?"
İçeriye girip etrafa bakındım. Ses soluk yoktu. Kapıyı kapatıp arkamdan gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜZENBAZ
Teen Fiction"Aşk mı? Ölüm mü?" dedi gözlerimin içerisine derin derin bakarken. Elimdeki silah tam kalbine doğru bakıyordu. Gözlerim yavaş yavaş dolarken hırsla alıp verdiğim soluğun sesini duyabiliyordum. "Tabi ki de ölüm, senin gibi bir adam için asla aşkı s...