23 Temmuz 2021...
Otele giriş yaptırıp bize verilen numarayla sekizinci kata çıkmıştık. Elimizde valizlerle ilerlerken bir yandan da etrafa bakınıyordum.
"Bu adam kaçıncı odada kalıyor?"
"Üç yüz yirminci odada."
"Silahlarımız yok adamı nasıl yakalayacağız?"
Elini elime uzatıp parmaklarını parmaklarımın arasından geçirdiğinde bakışlarım ona döndü. Gözünde güneş gözlüğüyle sırıtıyordu.
"Sen bana bırak."
Bırakalım bakalım, en azından yaptığı hatayı düzeltir. Ya da düzeltemez, neyae en azından yanında ben varım.
Elimi bırakıp odamızın kapısını açtığında önden ben girdim. İçerisi ferah ve baya büyüktü. Bizim evle karşılaştırılırsa kesinlikle üç oda birleşimiydi. Ayrı mutfağı, içki bölümü falan vardı. İçerisi ferah ve iç açıcı bir renkteydi.
Valizimi bir kenara koyup etrafa bakınarak yatağa doğru yürüdüm. Saat gece üçtü ve ben çok yorgundum. Uçaktan indiğimizde takside çok oyalanmıştık. Kuzgun arkamdan kapıyı kapatıp anahtarı koyarken yatağa oturdum.
"Baya büyükmüş oda."
"Evet, bilerek büyük aldım daha rahat ederiz diye."
Yanıma oturup o da benim gibi etrafı incelemeye başlamıştı.
"Çok fazla kalmayız, adamı yarın sıkıştırırız."
"Sanmıyorum, yarın satın aldığım silahları almaya gideceğiz. Ayrıca yalnız dolanmıyor. Tek yakalamak biraz zaman alabilir."
Adamı hiç görmemiştim ama baya kinliydim. Bir an önce yakalayıp Fuat'ın eline vermek istiyordum.
Ellerimi iki yana koyup başımı geriye attım.
"Çok yorgunum."
Elimin üstünde elini hissettiğimde bakışlarım ona kaydı. Yüzünde ciddi bir ifade vardı.
"Sence de zamanı gelmedi mi?"
Neyden bahsettiğini gayet iyi anlıyordum. Kendimi düzeltip önüme döndüm. Bilemiyordum, bir yanım deli gibi onu isterken diğer yanım şimdi zamanı değil diyordu.
"Yalnızız, kafamız rahat, adam dibimizde ve hiç bir yere gitmeyecek. Bence zamanı geldi."
Gözlerimi ona kaydırdım, bu konuda baya ciddi göründüğü kaşlarının çatıklığından belliydi. Sessiz kalmayo tercih etmiştim. İstesem bile bunu yüzüne söyleyemezdim. İlk birliteliğim olacaktı ve ne yapacağımı hiç bilmiyordum.
Üzerime doğru eğilip elleriyle yüzümü tutarak dudaklarıma doğru eğildi. Önce usul ve sakince öperken bir anda öpüşleri sertleşti ve üzerime çıkarak beni altına aldı.
İçim tutkuyla yanarken yüzüm ne yapacağımı kestiremediğim için utançla kızarmıştı. Dilini ağzımın içine itip yüzümdeki ellerini switimin altına kaydırarak içerden göğsümü sertçe avuçladı.
Kuzgun nefes almam için dudaklarımdan ayrılarak dudaklarını sürterek boynuma götürmüş ve dilinin ucuyla tüylerimi diken diken edecek şekilde boydan boya gezdirmişti.
Yüzü yeniden dudaklarıma geldiğinde gözlerimin içine şeytani bir gülüşle bakmıştı.
"Eğer hala zamanının geldiğini düşünmüyorsan-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜZENBAZ
Jugendliteratur"Aşk mı? Ölüm mü?" dedi gözlerimin içerisine derin derin bakarken. Elimdeki silah tam kalbine doğru bakıyordu. Gözlerim yavaş yavaş dolarken hırsla alıp verdiğim soluğun sesini duyabiliyordum. "Tabi ki de ölüm, senin gibi bir adam için asla aşkı s...