Alt kattaki yemekhaneye girip etrafa bakındım. Kuzgun oradaydı, ortadaki masadaydı. Yüzüme sahte bir gülümseme bırakıp ona doğru ilerlemeye başladım.
Çok geçmeden beni fark etmişti. Oturduğu yerden kalkıp takım elbisenin ceketini düzeltirken beni boydan süzmüştü.
"Çok güzel olmuşsun."
Gözlerimin içine baka baka oyununa devam ediyordu. Bana doğru yaklaştı ve bir elini belime dolayıp dudağıma kısa bir öpücük bıraktı.
"Mmm en sevdiğim parfümünü sıkmışsın."
Ondan ayrılıp başımı salladım.
"Senin sevdiğin şeyleri yapmayı seviyorum."
Sandalyemi çekip oturmamı istedi. İsteğini geri çevirmeden oturup masaya baktım. Şaraplar, özenle hazırlanmış tabaklar...
"Saatlerce uyumuşum neden uyandırmadın?"
"Kıyamadım, emanetleri almaya gittim. Geldiğimde hala uyuyordun bende sürpriz hazırlamak istedim."
Gözlerimin içine öyle güzel bakıyordu ki gerçekleri öğrenmesem bana aşık olduğuna hala inanabilirdim.
"Nerede?" dedim etrafa bakınarak.
Sorumı cevaplamadan eliyle garsona işaret etmişti. Ardından bana doğru eğilip başıyla arkamı işaret etti.
"Orada."
Bakışlarımı arkama çevirdim. En köşede bir adam oturuyordu. Hiç bir şeyden habersiz yemeğini yiyordu.
Snaper otelde değil, bunu kullanarak seni getirdi.
Yenidem Kuzgun'a dönüp başımı salladım. Mektubu tek okuyuşumla ezberlemiştim. Aklıma kazınmıştı.
Garson yemekleri sunup gittikten sonra ona doğru eğilip kısık sesle konuştum.
"Emanetler nerede?"
"Gördüğünü sanıyordum. Giyinme odasındaki dolapta."
Aşktan başım öyle dönmüştü ki, etrafa bakmamıştım. Beni bildiğin aptal etmişti, dikkatsiz bir aptal.
"Hayır görmedim, görseydim yanıma alırdım."
Elini masanın üzerinden uzatıp elimi tuttuğunda içim titremişti. Canım öyle yanıyordu ki bu numaraları artık gerçek gelmiyordu.
"Önce yemeğimizi yiyelim ardından adamı takip edelim. Onu yakalar yakalamaz Mavi'nin ayarladığı mekana götürürüz. Ardından odaya çıkar zafer sevişmesi yaparız."
Kaşlarım şaşkınlıkla kalkarken alt dudağımı ısırıp sinirimi yatıştırmaya çalıştım. Ona düşman olmak çok zordu, onun karşısında gardımı indirmeden edemiyordum.
Elimi çekip önümdeki yemeğe döndüm. Biraz daha o masum sandığım bakışlarına karşılık verirsem dayanamazdım.
"Karides mi?" diyerek yeniden ona döndüm.
Arkasına yaslanıp başını salladı.
"Hangi yemeği sevdiğini bilmiyordum. Bende en iyilerindem hazırlattım."
"Bu konularda baya iyisin. Seni tanımasam daha önce bu tarz yerlerde yaşadığını düşünürdüm."
Sırıtarak gözlerime baktı.
"Kim olsa yapardı, gidiyorsun mutfağa aşçıya ücretini veriyorsun. O da istediğini yapıyor. Geçmişteki yaşamla alakası yok ki güzelim. Her dışarıda yaşayan cahil olmaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜZENBAZ
Teen Fiction"Aşk mı? Ölüm mü?" dedi gözlerimin içerisine derin derin bakarken. Elimdeki silah tam kalbine doğru bakıyordu. Gözlerim yavaş yavaş dolarken hırsla alıp verdiğim soluğun sesini duyabiliyordum. "Tabi ki de ölüm, senin gibi bir adam için asla aşkı s...