"Acıyor mu?"
Acıyla sırıtarak dışarıya baktım. Utanmadan nasıl sorabiliyordu anlamıyordum.
Arabayı evin önüne çekip arkasına yaslandı. Cevap vermediğim için sinirlenmişti. Ona karşı soğuk davranmak benim de canımı yakıyordu. Sarılamamak, öpememek, kokusunu çekememek bana da işkence ediyordu.
Bir kaç saniye sessizce arkasına yaslanmış ardından kapıyı açıp inmişti. Kendi kapımı açıp bacağımın üzerine yüklenmeden arabadan inip eve baktım. Gri ve siyah arası yapılmış, etrafını adamlarla kaplamış normal bir villaydı.
Demek gerçek evin burası...
"Yürüyebilecek misin?"
Cevap vermeden yürümeye devam ettim. Üzerine bastırdığımda canım çok yanıyordu ama bir daha asla zayıf anımı ona göstermeyecektim.
"Merhaba Hande."
Arkamızdan gelen o adam sonunda yuttuğu dilini ortaya çıkardığında ona baktım.
"Ben Mücahit, Kuzgun abinin-"
"Köpeğisin." diyerek tamamladım.
Verdiğim cevap onu bozmuş ve sessiz kalmıştı. Kuzgun evin kapısınu açtığında hemen içeriye girip etrafa bakındım.
Avlunun içinde Ebrar'ın karşısında oturuyordu. Kapı sesini duyar duymaz ayağa kalktığıda elinde silah olduğunu görmüştüm.
Onu canlı kanlı görmüştüm, kaşlarım çaresizce inmiş ve omuzlarım düşmüştü.
"Hande..."
Koşar adımlarla bana doğru gelirken sekerek ona yaklaştım. Belime sıkıca sarılmıştı. Kollarımı boynuna dolayıp göz yaşlarımı dışarıya bıraktım.
"Yaşıyorsun..."
"Yaşıyorum, yaşıyorum."
Beni kendinden ayırmak istediğinde daha sıkı sarıldım.
"Öldün sandım, ben öldün sandım."
Sıkıntıyla nefes verip saçlarımı okşamaya başladı. Paramparça olan ailemden son kalan kişilerdi. Yaşadıklarını kendi gözlerimle görmek içime su serpmişti.
"İyiyim ben, Yüsra da iyi."
Ondan ayrılıp yüzüne baktım. Göz altları çıkmış yorgun görünüyordu. Yüzümü tutup gözlerimin içine baktı.
"Asıl sen iyi misin?"
Ağlayarak başımı salladım.
"Kötüye bir şey olmaz."
"Sen kötü değilsin, sadece yanlış adama aşık oldun."
Kuzgun ve Mücahit'in arkamızda olduğunu biliyordum. Fuat bile bile söylemişti.
"Sekiyordun, yaralandın mı?"
Bakışlarını bacağıma çevirdi. Beyaz bir bezle taytın üstünden sarmıştık.
"Önemli bir şey değil, sıyırdı sadece."
"Hande sen yanıyorsun."
"Hayır, hayır iyiyim ben."
"Doktor çağırın-"
"Fuat istemiyorum, önce Yüsra'yı görmem lazım."
"Olmaz böyle-"
"Fuat..." dedim titreyen sesimle.
Gözlerimdeki çaresizliği fark ettiğinde arkamdaki Kuzgun'a öfkeli bir bakış atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜZENBAZ
Novela Juvenil"Aşk mı? Ölüm mü?" dedi gözlerimin içerisine derin derin bakarken. Elimdeki silah tam kalbine doğru bakıyordu. Gözlerim yavaş yavaş dolarken hırsla alıp verdiğim soluğun sesini duyabiliyordum. "Tabi ki de ölüm, senin gibi bir adam için asla aşkı s...