Yüsra, Hande'nin sözlerinden sonra bir hırsla ablasının odasına çıkmış ve kapıdaki adamları umursamadan içeriye dalmıştı. Elinde viskisi ile kitap okuyan Mavi ani açılan kapıya hiç bir tepki vermeden usulca Yüsra'ya dönmüştü.
"Kapıyı çalmadan girmeye nasıl cüret edersin?"
"Nasıl mı? İşte böyle!" demişti Yüsra bağırarak.
Mavi yine sakinliğini koruyarak viskisini masaya indirip ayağa kalkmış ve Yüsra'nın karşısında durmuştu.
"Hayırdır? Bu kadar haddini aşacak şeyler yaptığına göre ağzına bir bakla vardır."
"Evet var! Sen hangi hakla benim düğünümü hazırlarsın! Hande söylemese haberim olmayacaktı!"
"Birincisi o sesini alçalt-"
"Alçaltmıyorum! Bu ev senin sözünle ilerler ama benim hayatım senin dudaklarının arasına bağlı değil anladın mı!"
"Burada bu ailede yaşıyorsan ve kendine güvenerek bir adam getirdiysen ya evleneceksin ya da evlenmeyeceksin Yüsra! O adamı buraya getirdiğin için sana bir şey söylemedim diye yine zirvelere çıkıyorsun!"
"Bana bak Firuze Kalkan sen senin evlen dediğinde evlenecek evlenme dediğinde evlenmeyecek köpeğin değilim-"
Mavi sözünü bitirmesine izin vermeden Yüsra'ya sert bir tokat atarak yere düşürmüştü. O kadar sert tokat atmıştı ki Mavi'nin bile eli sızlamıştı.
"Yeterince haddini aştın sen! Hangi hakla ismimi burada bağırabilme cesaretinde bulunabiliyorsun?"
Yüsra'nın yanına çöküp ağlayışınu umursamadan sert görünüşü ile sözlerine devam etti.
"Fuat'tan vazgeçebilmek için başka adamın hayatını mahfettiğinin farkında değilim mi sanıyorsun? Madem bir yola girdin tam devam et. Burada yarım iş olmaz."
Yüsra yanağını tutarak tüm nefreti ile Mavi'nin yüzüne baktı. Bu yaptıkları Yüsra'nın sabrını taşıran son damlaydı.
"Keşke babamız seni tecavüz ettiği için intihar etmeye kalkıştığında seni durdurmasaydım! Keşke geberseydin!"
Mavi duydukları karşısında affallamış ve inanamayan gözlerle Yüsra'ya bakmıştı. Onun her şeyi söyleyebileceğini biliyordu ama bu kadar ileriye gideceğini düşünmemişti.
Yüsra onı iterek ayağa kalkmıştı. Mavi de onunla birlikte kalkarak sessizce ona bakmaya devam etmişti.
"Bundan sonra senin bir kardeşin yok anladın mı! Yok!"
Yüsra odadan bir hırsla çıktığında Mavi masasına doğru ilerleyip masadan destek alarak dengesini toparlamaya çalışıyordu. Kendi öz kardeşinden duyduğu sözleri onu o kadar yıkmıştı ki senelerdir tek bir gözyaşı bile dökmeyen Mavi'nin gözleri dolmuştu.
Yüsra koşarak asansöre binmiş ve teras kata çıkarak kendini dışarıya atmıştı. Orada kimin olduğunu umursamadan terasın demirlerine gidip çökmüş ve sırtını duvara yaslayarak ağlamaya başlamıştı.
Bunca zamana kadar ablasının ona hiç bir iyiliği olduğunu görmemişti. Yaşadıkları hayattan sonra birbirlerine arkadaş olmaları gerekirken daha betee olmuşlardı. Önce onu sevdiği adamdan ayırmış sonra da başka biriyle evlendirme kararı almıştı.
Tek fark adamı kendi seçmesiydi. Yüsra son yaptığından sonra ablasına karşı artık o kadar nefret duymuştu ki ölmesini söylemişti. Hiç bir zaman kendi hayatını yönlendirememişti.
Fuat ile ilk defa mutlu olduğunu hissetmişti ama buna da burnunu sokmuştu. Yüsra'yı, Fuat'ın hayatı ile tehdit ederek yurt dışına okul mazeretiyle göndermişri. O ne zaman mutlu olsa ablası çomak sokup her şeyi berbat ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜZENBAZ
Teen Fiction"Aşk mı? Ölüm mü?" dedi gözlerimin içerisine derin derin bakarken. Elimdeki silah tam kalbine doğru bakıyordu. Gözlerim yavaş yavaş dolarken hırsla alıp verdiğim soluğun sesini duyabiliyordum. "Tabi ki de ölüm, senin gibi bir adam için asla aşkı s...