BÖLÜM 97

1K 51 2
                                    

1 Hafta Sonra...

Hayat her insanı ayrı bir odaya kapatarak çeşitli acılara maruz bırakıyordu. Kimisi sevdiği adamdam, kimisi sevdiği kadından, kimisi ailesinden, kimisi çevresindeki zoebalıktan, kimisi ise geçinme derdinden alıyordu acısını. Daha düşünmediğim çok fazla acılar vardı.

Öyle acılar vardı ki insanın ruhunu öldürüyordu.

Bense düşündüğüm o acıların hepsinden tatmış bir kadındım. Hayata anne ve babası olmayarak büyüyen bir kız olarak bir sıfır geride başlamıştım. Sonra çevremdekilerden çeşitli zorbalıklar görmüş ardından bir kadın tarafından sahiplenilmiştim.

Ne acı değil mi? Biri tarafından hayvan sahiplenir gibi sahiplenmek...

Hayatımı, canımı yolda bulmuş gibi o kadın için mermi önünde sürdürmüştüm yıllarımı. Ardından hayatımın en büyük hatasını yaparak yanlış zamanda yanlış insanı hayatıma alarak hem beni aciz hayatımdan kurtaran kadını hemde kendimi mahvetmiştim.

Üstelik o adama aşıktım ve ondan bir parçam vardı...

Kendi yaşadıklarımı unutarak kendi çocuğumu babasız yetiştirmiştim. Asla yapmam dediğim şeyi yapmış ve oğlumu yarım bırakarak büyütmüştüm.

Şimdi ise yarısını bulmuştu oğlum...

Fakat annesini kaybedecekti. Babası onu elimden alacaktı. Tam tamamlandım derken yeniden yarım kalacaktı oğlum.

Zamanında yaptığım hatayı bir kez daha yapmayacaktım. Sekiz yaşına kadar babasız büyümüş oğlumu ileri yaşlarında annesiz bırakmayacaktım.

Benim sebeplerim vardı. Evet sebeplerim bahane değildi ama vardı işte...

Altıma giyindiğim siyah kot pantolonumun üzerine gri boğazlı kazağımı giyindim. Altıma siyah botlarımı da giyinerek yatağa attığım siyah deri ceketimi alarak kendimden emin bir şekilde odadan çıktım.

Öncesinden orta koyulukta makyaj yapmıştım. Artık kendime gelmiştim, oğlum babasına kavuşmuştu. Bense büyük bir savaşın içerisinden çıkmış daha büyük bir savaşa girmeye hazırdım.

Oğlum için o adamla savaşacaktım.

Aşağıdan gelen gülüşme sesleri kulaklarıma dolarken merdivenleri çoktan inmiştim.

"Omletler hazır Arsen kaptan!"

Mutfaktan Eray'ın sesi geliyordu. Bakışlarımı avluya çevirdim. Kuzgun ve Arsen kendi aralarında savaş oyunu oynuyorlardı.

"Asker kahvaltı hazır biraz mola verip gücümüzü toplamalıyız."

"Anlaşıldı asker ama beni indirmelisin."

Yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. Arsen Kuzgun'un kucağında tepe taklaktı ve ikisi de nefes nefeseydi.

"Ha pardon komutanım sizi indirmeyi unutmuşum." diyerek indirmişti Arsen'i.

Bir haftadır aralıksız beraber zaman geçiriyorlardı. Kuzgun o bir haftada beni her ne kadar yok saysa da ne zaman ona baksam gözlerinin üzerimde olduğunu fark ediyordum.

İkisi de gülerek avludan çıkarken beni görmüşlerdi.

"Anne!"

Arsen kucağıma atladığında gülerek ona sıkıca sarıldım.

"Annem."

"Babamla çok güzel oyunlar oynadık. Kahvaltı hazırlanmadan seni uyandırmadık."

Gülümsemiş ve yanağından kocaman bir öpücük almıştım.

DÜZENBAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin