⊗ [X-WATT: 3] - BÖLÜM 71 ⊗

216 29 25
                                    

(Jennifer Lopez, Maluma - Pa Ti)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Jennifer Lopez, Maluma - Pa Ti)

[GIRIŞ]

Merdivenlerden çıkarak elindeki havluyla yüzündeki terleri silerken yatakhane kapısını aralayıp içeri dalan Taehyung, elindeki havluyu yatağına doğru fırlatırken ayağıyla peşinden kapıyı kapattı ve sağ tarafta kalan banyo kapısına doğru adımladı. Derken içi huzursuz olduğunda kaşlarını çatarak başını çevirip odaya bakındı. Pencerenin açık olduğunu fark edince çatık kaşlarını bozmadan pencereye doğru ilerledi, ardından etrafa bakınarak tehlike olmadığını anlayıp camı kapattı, tülü çekti. Arkasını döndüğünde bakışları komodinin üzerinde duran kara kılıca kaydı.

Kılıfından çıkarılmıştı.

Kılıcı eline alarak demirindeki yansımasına baktı.

"Aitah."

Kılıcın demirindeki yansıması şekil değiştirerek kara gölge haline geldiğinde alışmış olduğundan korkmadı.

"Hasarsız bir şekilde elinizde."

"Onu sormadım." Dedi net bir tonla Taehyung. O esnada kapı açılıp içeri Jisoo girince kılıcı indiren Taehyung etrafa bakınmaya başladı. Jisoo garipseyerek baktı kendisine. "Ne arıyorsun?"

"Kılıfını." Dedi kılıcı kast ederek.

"Yatağın altına düşürmüşsündür, en son yatağın yanında yerde duruyordu." Diyerek karşılık verdi Jisoo. Dolabının kapağını açıp içerisinden alacağını alarak odadan çıktığında arkasından kapıyı kapattı.

Taehyung oflayarak yere eğildi, kılıcın kılıfı gözüne çarptığında uzanarak aldı ve kılıcı kılıfına soktuktan sonra yatağının arkasına sabitleyip üzerindeki tişörtü çıkararak banyoya ilerledi.

••••••

Rose masum bir ifade takınarak tatlılıkla sanki ağlayacakmışcasına avuç içi kadar küçük yılana bakarken Jimin kaşlarını kaldırarak kendisine bakıyordu.

Kendisi ilk görüşte korkmuştu, o nasıl bu kadar tatlı bulabiliyordu?

"Korkmadın mı?" Diye sorduğunda Rose tiz sesiyle yanıtladı. "Şaka mı yapıyorsun, minicik bir yavrudan korkulur mu?"

'Minicik bir yavru?' Dehşetle bakan Jimin oldu bu sefer.

Deminki hali hiç de yavru gibi gözükmemişti oysaki.

Yılanı avuçları arasına alan Rose ayağa kalkınca Jimin de ayaklandı. Aklından bir şarkı tutturarak yerinde oynarken arena içinde dans etmeye başladı şarkıyı söylerken. Jimin şaşkınlıkla bakarken genç kızın avuçlarında tuttuğu yılan yavrusunun her oynayışta boynunun bükülüp durmasından komik gözüktüğünü düşündü.

Garip olan ise Rose'nin inci gibi sesini dinleyen yılanın hiçbir şey yapmadan sadece melodiyi dinlemesiydi.

"Ömrümde hiç dans etmedim."

Bir ses işittiğinde zihninde kaşlarını çattı. Bakışları otomatik olarak hala dans etmekten boynu bükülen yılanın Rose'ye dönük yüzüne gittiğinde sesini zihninde daha net işitti bu defa.

O kendisiyle mi konuşuyordu?

"Daha fazla dans ettirirse açlığım kabaracak."

Jimin hemen Rose'ye doğru koşarak seslendi. "ROSE DUR!"

Genç kız korkuyla arkasına dönüp Jimin'e bakarken söylediği şarkıyı kesip anında duraksadı. "N'oldu?"

Jimin yanına gelir gelmez yavaşça ellerindeki yılanı avuçlarına alırken mahçupça güldü. "Yemeğini yeni verdim, kusabilir. Midesi hemen kalkıyor."

"Evet, hemen kalkar."

Mahçupça 32 diş sırıtarak gülerken alttan alttan soğuk terler döken Jimin çaktırmadan aldığı yılanın başını okşarken Rose kıkırdadı. "Çok tatlı, fark etmemişim."

Başını eğerek masum ifade takınıp yılanla bakışırken sordu. "Adı ne?"

Jimin afallayarak bakarken yılan yanıtladı.

"Usakar."

"Usakar, adı." Dedi Jimin. Rose bakışlarını çevirip sanki bebeğe bakarmışcasına taklit yaptı. "Seni pamuk seni, minik Usakar."

Yılan hafifçe dilini çıkarıp Rose'nin burnuna dokundurduktan sonra titreterek geri çektiğinde Jimin dehşetle baktı, ardından belli etmemek için gülerek birkaç adım geri sendeledi. "Ne kadar tatlı değil mi, hah!"

Rose tebessüm etti. Genç adamın hala korkudan ecel terleri döktüğünden bihaberdi.

'Onu sıkı tutmalıyım, yoksa Rose'yi yiyecek!' Diye içinden geçirdiği sırada sanki yılan bunu işitmişcesine karşılık verdi zihninden beri.

"Karnıma bastırma, nefes alamıyorum."

Parmaklarını gevşettiği esnada yılanın hızla elinden kayarak bacaklarından beri sürünüp zemine indiğini gören Jimin, dehşetle atılacağı esnada yılanın zeminde kendi etrafında bir tur dönüp renk ve şekil değiştirerek yeniden altın künyeye dönüştüğünü fark ettiğinde dehşeti sona erdi, derin bir nefes bıraktı rahatlayarak. Çömelerek künyeyi alırken Rose'nin sesini işitti.

"Demek bir yılan besliyorsun Jimin, neden daha önce söylemedin? Tanrı aşkına, çok hoştu." Dedi gülümserken. Jimin kafasını kaldırıp yüzüne bakarken afallamış gibi konuştu. "Benim de haberim yoktu yılan beslediğimden."

"Nasıl yani?" Anlamamış gibi sorduğunda durumu toparladı Jimin, ayağa kalkıp künyeyi boynuna takarken. "Birkaç gün öncesine kadar." Dedi gülerek. Rose anladığını belirterek başıyla onayladı. Ardından kaşlarını çattı. "Nerede buldun onu?"

"Eh..." Genç kıza doğru yaklaşarak fısıldadı. "Aramızda kalacağına dair söz verecek misin?"

Rose kaşlarını kaldırarak başıyla onayladı. Jimin dudaklarını birbirine bastırdı. "Gel biraz dolaşalım, uzun sürecek anlatmam."

[BÖLÜM SONU]

◄[Ⓧ]► X-WATT 3: Diriliş® | #f-actionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin