"Evet, Devler Ülkesi'ndeyiz. Bölüme uygun bir şarkı bulmak biraz zor oldu."
(The Voice Of The Forest/SOUNDTRACK)
[GIRIŞ]
Kuş cıvıltıları, esen ılık rüzgar ve ağaç dalları arasından yüze vuran güneş ışınları... Zihnin en karanlık odasında aydınlık yaratan bir hissiyat. Tenine dokunan yapraklar, bitki gövdeleriyle beraber burnuna ve çenene konmakta olan iki büyük sarı kelebek.
Gözlerini usulca aralayan Jimin, irkilmeden sakinlikle yüzüne vuran güneş ışınlarına ve ağaç dallarına, yapraklarına baktı. Başını ağır ağır çevirerek yan taraflara baktığında üyeleri gördü. Yavaşça doğrulurken yüzüne konan kelebekler uçuşarak ormanın içerisinde yönlere dağıldılar. Jimin etrafı inceledi.
Sessizliğin hakim olduğu, ilkbaharın yerleştiği yemyeşil ormanın kısa boylu çimleri arasında narince uzanıyorlardı. Ilık ılık esen rüzgar hem ferah tutuyor, hem üşütmüyordu.
Jimin ormanın güzelliği karşısında büyülenmişcesine ifadesiz yüzüne hüzün yerleştirdi aniden.
Kendisini huzurlu hissediyordu, uzun süre sonra ilk defa. Yaşanan onca olay olmuşken sanki mutluluğun ne olduğunu unutmuş gibi yeniden hafızasında filizlenmesi onu hüzünlendirmişti.
Ağır ağır ayağa kalktı. Yaprakların üzerine basa basa ilerledi ağaç dallarının arasından beri. Birkaç saniyelik yürüyüşün ardından yüzüne düşen yaprakları çektiğinde karşısına çıkan manzarayla bakıştı afallayarak.
Sıra sıra ilerleyen dağların arasındaki açıklıktaki düzlüğe dikilmiş taş heykeller görünüyordu tepeden. Jimin an itibariyle bulunduğu yerin uçurum olduğunu fark edip birkaç adım geriye sendeledi ve bir elini ağacın dev gövdesine koyarak manzarayı seyretti.
Doğal bir manzaraydı, ufka doğru uzanan dağların çaprazında, hemen üstlerinde güneş parıl parıldı. Issızdı etraf, o denli güzeldi ki bir an hiçbir şey düşünmek istemedi Jimin.
Hüzün dolu bakışları etrafı tararken ceketinin iç cebinden dışarı fırlayıp omuzlarından beri sürünerek dibine gelen Usakar, sessizce bakındıktan sonra başını Jimin'e doğru çevirdi.
"Kimsenin olmaması seni üzüyor değil mi, sss."
Jimin dolu gözlerini bir an bile kaçırmadı.
Devler Ülkesi... Xavier'a gelmeden önceki anıları karanlıktı. Sanki hepsi yok olmuş gibiydi, hissediyordu var olduklarını ancak hatırlayamıyordu.
Usakar başını Jimin'in yanağına koyarak mırıldandı. "Dünya üzerindeki her canlı için aile kavramı önem taşır, kaybedilen bir kişi olmaktan ziyade bir bağ olunca acı gerçek surata çarpar. Ayakta kalan esas kişi olmanın gururunu yaşa, evlat. Sss."
Jimin gözyaşlarını silerek omzundaki ufak yılana bakarak tebessüm etti ve burnunu başına sürttü hafifçe. "Haklısın. Her zamanki gibi."
Usakar ufak dilini çıkarıp tısladıktan sonra hızlı bir sürünüşle geldiği cebe indi, uçurumun kenarından ayrıldı Jimin. "Gidip diğerleri uyanmış mı bakalım..."
Ormana girdiğinde üyelerin yanına ulaştı. Herkes toparlanmaya başlamış görünüyordu. Namjoon kendisini fark etti. "Neredeydin?"
"Etrafı dolaştım. Aşağıda bir açıklık var." Diye açıkladı Jimin. Jisoo başıyla onayladı. "Hızlı olalım, gidip inceleyelim."
Jimin ona hak verdiğinde Rose'yle bakıştı. Genç kızın tebessümü içerisinde bir çiçek açtırmıştı adeta.
[BÖLÜM SONU]
"Orman çok güzel değil mi... 🤤 Usakar'ın sözleri üzerine ne düşünüyorsunuz?
Bölümün kısalığı hakkında söz söylemeyeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
◄[Ⓧ]► X-WATT 3: Diriliş® | #f-action
Fantasy"Yeniden bir araya gelen ekip üyeleri, bu sefer daha güçlülerdir. Savaş yakındır, ellerini çabuk tutmaları ve hazırlıkları bitirmeleri gerekmektedir." (DİKKAT! Serinin ilk kitabından başlanması, senaryonun anlaşılması için önerilir.) 🂫 Karakterler:...