Yazın başlangıcının ardından sıcaklık yavaş yavaş artmıştı.
Sessiz toplulukları, hareketli şehrin rahatsız edici gürültüsünden ve hava kirliliğinden uzaktı, sadece trenler köprülerden geçerken kısa süreli uğultular duyuluyordu.
Jiang Chijing eskiden yaz günlerini sevmezdi. Göz kamaştırıcı güneş ışığı ve yapışkan terin verdiği hissiyat onu iğrendiriyordu. Egzersiz yapmak için asla sıcak güneşin altına çıkmazdı. Hapishanedeki suçlular bile, cildi en azından bir hapishane görevlisi gibi görünmeyecek kadar açık olduğu için onunla alay ediyorlardı.
Ancak sadece bu yaz, Jiang Chijing aniden bu mevsim için fikrini değiştirmişti.
Bunun sebebi, havalar ısındıkça caddenin karşısında yaşayan komşusunun daha da cömert hale gelmesinden daha derin bir sebep değildi.
Önceden komşusu işten döndükten sonra genellikle sade ev kıyafetlerini giyerdi. Geniş ve rahat, kısa kollu beyaz tişörtler kıskanılacak vücudunu gizlerdi, sinsi sinsi onu gözetleyen Jiang Chijing için düz ve tatsız bir görüntüydü.
Ancak son günlerde artan sıcaklıklar karşısında karşı komşusu, evinde üstsüz dolaşmaya başlamıştı.
Aslında bir keresinde Jiang Chijing'in bizzat tanık olduğu bir sahne vardı: Komşusu üstsüz bir şekilde sadece bir önlük giyiyorken biftek kızartıyordu. Jiang Chijing, kendisini sınırları olan bir röntgenci olarak adlandırmasaydı, gizlice bu görsel zevkin fotoğrafını çekmek için telefonunu çıkarırdı.
Her şey normal bir şekilde geçseydi, bu olaysız röntgencilik günleri sonsuza kadar devam ederdi, ama bir gün Jiang Chijing işten geldikten sonra komşusunun biraz anormal davrandığını fark etti.
Güney Hapishanesi şehrin eteklerinde, Jiang Chijing'in evinden arabayla on dakikadan fazla olmayan bir mesafede bulunuyordu.
Jiang Chijing, her gün saat beşte işten çıkıyordu. Ama bu sosyetik elit, eve ancak gece dokuz ya da onda dönüyordu.
Bugün, Jiang Chijing arabasını her zamanki gibi bahçesindeki özel garaja park etti. Ama arabadan indiğinde sokağın karşısından her zamankinden daha şiddetli boks sesleri duydu.
Perdesindeki aralıktan gizlice bakmak için yatak odasına giderken bile neredeyse kulaklarının yanlış duyduğunu düşünüyordu. Diğer adam gerçekten boks yapıyordu.
Ve bu olağandışıydı, çünkü bugün iş günüydü.
Daha da anormal olan, adamın ellerinin beyaz sargılarla sarılmamış olmasıydı. Her yumruk kum torbasının sallanmasına neden oluyordu. Pratikten ziyade, daha çok bir öfke atma seansına benziyordu.
İfadesi de her zamankinden farklıydı. Kaşları sertçe çatılmıştı ve bakışları kum torbasında değildi, ileride belirli bir noktadaydı, sanki boks yaparken aklı başka bir yerdeymiş gibiydi.
İyi bir şey olmamalı, diye düşündü Jiang Chijing kendi kendine.
Adamın gerginliği elle tutulur cinstendi. Jiang Chijing istemeden ne olduğunu tahmin etmeye başladı.
Belki işini kaybetmişti, bu yüzden iş gününün erken saatlerinde evde boks yapıyordu. İşini neden kaybettiğine gelince, belki bir meslektaşına cinsel tacizde bulunmuştu...
Bir dakika, aklı neden cinsel tacize kaymıştı?
Komşusunun duygularını açığa vurması, onu uygunsuz basmakalıp yargılarla etiketleyebileceği anlamına gelmiyordu.
Jiang Chijing, tekrar bu sosyetik elitin işini kaybetmesinin ne gibi sebepleri olabileceğini düşünmeye döndü. Tam o sırada karşıdaki adam birdenbire durdu, iki yumruğunu göğsünün önünde tutup ellerini kontrol etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Restricted Area
ActionJiang Chijing, röntgencilik arzusunu doyurmak için mahkumların her hareketini her zaman izlemişti. Ta ki bir güne kadar, son derece tehlikeli bir mahkum hapishaneye girmişti ve Jiang Chijing onu gözetlerken yakalandı. İzleyen, izlenen oldu; avcı, av...