Psikiyatristin uzman raporu, ertesi gün öğleden sonra geç saatlerde hapishaneye gönderilmişti, bu sırada Zheng Mingyi, hücredeki 24 saatini tamamlamış ve serbest bırakılmıştı.
Luo Hai hala raporun Zheng Mingyi'nin ne kadar tehlikeli olduğunu hafife aldığına inanıyordu, ancak profesyoneller profesyoneldi. Ayrıca kendi fikirlerinin o kadar önemli olmadığını bildiğinden, bu konuda sadece Jiang Chijing'in yanına biraz sohbet etmeye gidebilirdi.
Mahkumların mola vaktinin geldiğini gören Luo Hai daha fazla oyalanmadan revire döndü.
Jiang Chijing, haftalık gazetenin son sayısını aldı, tembelce sayfaları çevirirken eğlenceli küçük bir sütunu görünce durdu ve bu haftaki sütun için bulmacanın sudoku olduğunu gördü.
Sudoku, matematik ve mantık gerektiren bir mini oyundu. Oyuncu her satır, sütun ve kutudaki sayıların herhangi bir tekrar olmaksızın 1'den 9'a kadar yazıldığından emin olarak kalan sayıları dokuza dokuz olacak şekilde doldurmak zorundaydı.
Jiang Chijing daha önce çok sayıda sudoku çözmüştü ancak bugünki açıkça daha zordu, yarısını tamamladıktan sonra, çözmek için eleme yönetimi kullanamadı ve her bir sayının olasılığını ayrı ayrı test etmek zorunda kaldı.
Öğleden sonra molası zaten beyni çalıştırmak için uygun bir zaman değildi. Jiang Chijing, gazeteyi bir kenara bırakarak Luo Hai'nin geride bıraktığı raporu aldı.
Raporda, Zheng Mingyi'nin tüm kutup indeksleri %85'in üzerinde olan bir ISTJ (İçe Dönük, Sağduyulu, Düşünen, Yargılayan) kişilik tipine sahip olduğu belirtilmişti. Akılcıydı, sakindi ve doğal olarak sinirlenmekte yavaştı. Daha pasif bir yapıya sahipti ve şiddet eğilimi göstermiyordu, ancak bu, tehdit edildiğinde çok şiddetli bir şekilde harekete geçme potansiyelini ortadan kaldırmıyordu.
Böyle bir sonucun Zheng Mingyi'nin hapishanedeki muamelesi üzerinde hiçbir etkisi olmazdı. Yine de alışma süresinden sonra performansına bağlı olarak A ya da B bloğuna verilecekti.
Bunu düşünürken birisi aniden Jiang Chijing'in önüne bir kitap uzattı.
Bazı mahkumlar hücrelerinde okumak için kitap alıp okuduktan sonra molalarında geri verirlerdi.
Jiang Chijing alışkanlıkla kitabı aldı ve kitabın adının Çilek Dikme Teknikleri olduğunu fark etti. Eğer yanılmıyorsa bu kitabı daha önce hiçbir mahkum almamıştı.
Bilinçsizce başını kaldırdı ve sonunda Zheng Mingyi ile göz göze geldi.
"Kitap mı almak istiyorsun?" Jiang Chijing'in kaşları şaşkınlıkla kalktı. "Kitap okuyamadığını sanıyordum."
Disleksi birinin kitap okuması bir tür mazoşizm değil miydi?
Zheng Mingyi, "Almıyorum. Burada okuyorum."
"Burada okuyacaksan bana haber vermene gerek yok."
"Ama bana okumanı istiyorum."
Jiang Chijing'in çalışma alanındaki hava adeta durmuş gibiydi. Zheng Mingyi'nin ses tonu çok ciddiydi, öyle ki Jiang Chijing bir an için bir ayrıntıyı kaçırdığını sanmıştı ve bu da Zheng Mingyi'nin mantığına ayak uyduramamasına neden oldu.
"Ne dedin?"
Jiang Chijing bunu sorarken kibarlığını korumuştu, ama yüzündeki ifade zaten düşüncelerini açığa vuruyordu: Pardon??
"Bana okumana ihtiyacım var." diye tekrarladı Zheng Mingyi, "Hapishane dışında kitap okumak için telefonumu kullanabilirim ama burada yapamam."
Jiang Chijing kendisine hakim olup, "İşte hapishane olmasının sebebi bu, ne istersen yapabileceğin bir yer değil." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Restricted Area
ActionJiang Chijing, röntgencilik arzusunu doyurmak için mahkumların her hareketini her zaman izlemişti. Ta ki bir güne kadar, son derece tehlikeli bir mahkum hapishaneye girmişti ve Jiang Chijing onu gözetlerken yakalandı. İzleyen, izlenen oldu; avcı, av...