53- Şok

57 18 3
                                    

Prenses, Güney Hapishanesinin kötü şöhretli delisiydi çünkü çok az kişi bile isteye cezalarını artırmaya çalışırdı. Sıradan kavgalar ve arbedeler yalnızca hücre hapsi ve diğer cezalarla sonuçlanırdı, ancak Prenses, eskiden Xu Sheng'in yattığı kişiyi neredeyse öldürüyordu.

Jiang Chijing de dedikoduları Luo Hai'den duymuştu. İddiaya göre diğer kişi hevesle Xu Sheng'in ilgisinin ve sevgisinin peşine düşmüştü. O zamanlar da Prenses cezasının sonuna yaklaşmıştı. Xu Sheng bu fırsatı Prenses'in aklına gelmiş olabilecek her türlü fikri susturmak ve onun dışarıda yeni bir başlangıç yapmasını sağlamak için kullanmıştı, ancak Prenses'in diğer kişiyi bıçaklayarak cezasını kasıtlı olarak uzatması beklemediği bir şeydi.

Diğer kişinin düştüğü bu durum düşünülünce, Xu Sheng'i bıçaklayarak öldürmek isteyen Old Nine'ın sonunun ne olacağını hayal bile edemiyordu.

Eğer Prenses Old Nine'ı anlık bir dürtüyle öldürürse, sonraki yıllarda hapishane duvarları onu Xu Sheng'den ayıracaktı.

Ya da belki... Xu Sheng sırf Prenses için hapishanede kalırdı.

Düşündükçe zihni daha da kaotik bir hale geliyordu. Bundan sonra ne olacağını hiçbir şekilde tahmin edemiyordu. Zheng Mingyi'nin 'bırak ne olursa olsun' tutumundan dolayı, Prenses'in Old Nine'dan intikam alması artık bir farzmış gibi görünüyordu.

Hayır, Zheng Mingyi'ye bir bakınca, Jiang Chijing onun Prenses'e yardım bile edebileceği hissine kapılıyordu.

Gerçekten, berbat bir migreni olsun diye herkes birbiri ardına sıraya giriyordu resmen.

Neyse ki Jiang Chijing, akşam saat onda Luo Hai'den Xu Sheng'in ameliyatının sorunsuz geçtiğini bildiren bir haber aldı, yarın sabah uyanabilmeliydi.

Bu, Jiang Chijing'in aklına bir fikrin gelmesine sebep oldu. Ertesi sabah erkenden hapishaneden yarım günlük izin talep etti ve Xu Sheng'i bulmak için doğrudan bölge hastanesine gitti.

Prenses onu dinlemediğinden Xu Sheng'in sözlerini ona iletmekten başka çaresi yoktu. Ne olursa olsun Prenses'in gözünü karartmasına izin vermezdi.

"Memur Jiang, sence beni dinler mi?"
Gardiyanların konuşlandırıldığı özel bir koğuşta, Xu Sheng sessizce onun anlattıklarını dinledi ama tepkisi Jiang Chijing'in beklediği gibi değildi.

"Onu ikna edemez misin?" Jiang Chijing kaşlarını çattı, "Düşüncesizce hareket etmesi çok muhtemel."

"Eğer ikna edilebilen biri olsaydı," Xu Sheng'in bedeni hala zayıftı ve cümlesini tek bir nefeste bitiremiyordu. "Şu anda hapiste olmazdı."

Jiang Chijing bir an sessiz kaldı, sonra yavaşça konuştu. "Tam üstüne bastın."

Xu Sheng Prenses'i hapishaneden ayrılmaya ikna etmeye çalışmıştı ama Prenses yine de onun yanında kalmayı tercih etmişti. Tıpkı Xu Sheng'in söylediği gibiydi. Eğer Prenses söz dinleyen biri olsaydı bu lakabı taşımazdı.

"O zaman onun ne yaptığını umursamıyor musun?" Jiang Chijing yavaş yavaş gerçeğin farkına vardı. Prensesi durduramazdı. Ve böylece pişmanlık dolu ses tonu da sakinleşti.

"Onu daha dikkatlice takip etmeniz konusunda sizi rahatsız etmekten başka çarem yok." Xu Sheng nefesini verip tavana baktı. "Sabırsız birisi, ahlak ya da felsefe derslerini dinlemekten hoşlanmıyor, tamamen duyguları tarafından yönlendiriliyor, bazen ona yaklaşmanın gerçekten hiçbir yolu olmuyor..."

Jiang Chijing dinlerken şüphe yavaş yavaş zihnini bulanıklaştırdı. Bir an tereddüt ettikten sonra sonunda sormaya karar verdi, "Eğer öyleyse, neden hala ondan hoşlanıyorsun?"

Restricted AreaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin