50- İstikrar

127 21 7
                                    

Belki de halk önünde olmakla kapalı kapılar ardında olmak arasındaki fark buydu. Bir günden fazla olmayan bir arayla ikisinin arasındaki atmosfer, onun evinde olduğundan çok farklıydı.

Jiang Chijing diğer gardiyanın önünde, Zheng Mingyi ile aşırı derecede samimi davranmaya cesaret edememişti ve Zheng Mingyi de ona sadece 'Karıcığım' diyebilmişti.

Takım elbise ve ev kıyafetleri, tutuklu ve gardiyan üniformalarına dönüşmüştü. Jiang Chijing'in kalçasını şehvetle yoğuran eller şimdi kelepçelenmişti.

Her ne kadar iki zıt kutup kadar olmasa da, içinde bulundukları durumlar birbirinden çok farklı hissettiriyordu ve onları heyecan verici bir yenilikle kaplıyordu.

Jiang Chijing meslektaşını selamladıktan sonra Zheng Mingyi'ye adıyla seslenmedi, kasıtlı olarak "1017, beni takip et." dedi.

Jiang Chijing'in bu numarayı son seslenişinin üzerinden uzun zaman geçmişti, numara ilişkilerini bir yabancılık havasıyla fazlasıyla gölgeliyordu. Numarasıyla seslendiği mahkumun onunla çılgın bir hafta sonu geçirdiğini kimsenin hayal edemeyeceğinden emindi.

"Kütüphanenin arka tarafındaki ışıkları aç." Jiang Chijing çalışma alanına girdi ve bilgisayarını açarken hiç çekinmeden Zheng Mingyi'ye emirler verdi.

Meslektaşı gittikten sonra Zheng Mingyi'nin ona tekrar 'pislik' diyeceğini düşünmüştü.
Ancak beklemediği şey, Zheng Mingyi'nin sadece şikayet etmemesi değil, ışıkları açtıktan sonra bile uysal bir şekilde çalışma alanının önünde durup, "Memur Jiang, içeri girebilir miyim?" diye sormasıydı.

Daha öncesinde hiç çalışma alanına girmek için Jiang Chijing'in onayını beklememişti. Jiang Chijing, bu ani davranış değişikliğine hiç alışkın değildi.

Zheng Mingyi'ye yandan bir bakış attı ve kayıtsız bir şekilde "Gir." dedi.

Zheng Mingyi, Jiang Chijing'in yanına oturdu ve kibarca, "HX Şirketi bugün sektör raporunu yayınlayacak. Size zahmet olmayacaksa Memur Jiang, bunu benim için okuyabilir misiniz?"

Zheng Mingyi 'benim için oku' cümlesini en son söylediğinde, Jiang Chijing'in önünde Weiqi'nin Temelleri kitabı vardı.

O zaman Jiang Chijing iyi bir performans sergileyememişti, devam edemeyecek duruma gelene kadar yalnızca bir sayfa dayanabilmişti. Eğer yeniden yapma şansı olsaydı...

Dur. Bunu düşünmenin zamanı değil.

Açıkça görüldüğü üzere daha kısa bir süre önce hevesini almış olmasına rağmen beynindeki pislik yeniden ortaya çıkmaya çalışıyordu.

Jiang Chijing, düşüncelerini zamanında durdurdu ve Zheng Mingyi'ye profesyonel bir tavırla, "Doğal olarak müdürün bana verdiği görevleri yerine getirmeye özen gösteririm."

Zheng Mingyi başını salladı, "Peki ya müdürün size vermediği görevler?"

Zheng Mingyi'nin, Jiang Chijing'in kendisine 1017 dediğini duyduğu anda bir gardiyan/mahkum oyunu oynamaya başladığını anlamıştı. Jiang Chijing'e olan son derece saygılı tonu, onunla birlikte oynamasından başka bir şey değildi.

Ancak bu oyunun eğlencesi işbirliğini sağlamakta değil, ilk önce kimin dağılacağını görmekteydi. Zheng Mingyi'nin müdürün kendisine vermediği görevleri sorması, Jiang Chijing'in devam edip edemeyeceğini görmek için kurulan bir tuzağın başlangıcıydı.

"Müdürün bana vermediği görevler mi?" Jiang Chijing kılını bile kıpırdatmadı. "Doğal olarak onların sorumluluğunu almam."

Zheng Mingyi, "Görüyorum ki Memur Jiang iş ile özel hayat arasına bir çizgi çekme konusunda fazlasıyla katı."

Restricted AreaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin