Prenses uyuşuk bir şekilde yerinde dikleşti ve Jiang Chijing'e baktı.
Yaklaşık sekiz yıldır hapishanedeydi ve hapishane personellerinden korkmayan mahkumlardan biriydi. Ayrıca arkasındaki Xu Sheng ile çoğu hapishane gardiyanının da onunla yapacak bir işi olmazdı.
Ancak kütüphane Jiang Chijing'in bölgesiydi. Başkasının bölgesinde sınırları ihlal etmeyeceği gibi, kimsenin de kendi bölgesinde sınırları ihlal etmesine izin vermezdi.
Prenses ve Jiang Chijing bir süre birbirlerine baktılar, bu sırada Zheng Mingyi de Jiang Chijing'e bakıyordu.
Bir süre sonra Prenses bakışlarını kaçırdı ve Zheng Mingyi'ye döndü. "Yakışıklı..."
Jiang Chijing, "Tek kelime daha edersen dışarı çıkarsın." diye doğrudan sesini yükselterek Prenses'in sözünü kesti.
Kütüphanedeki diğer mahkumlar dikkatle ikisini izliyorlardı, alevleri kendilerine çekmekten korkmak ve dedikodu yapmak arasında gidip geliyorlardı.
Jiang Chijing boyun eğmedi. Prenses bir kelime daha ederse onu kovardı.
Ancak sessiz yüzleşmeleri bir sonuç vermeden önce Zheng Mingyi ayağa kalktı ve Prenses'e baktı. "Çekil."
Zheng Mingyi köşede oturuyordu, bu yüzden ancak Prenses yol verirse geçebilirdi.
Prenses önüne bakarken Zheng Mingyi'ye yan gözle baktı, sonra arkasına yaslandı ve yüzünde çirkin bir ifadeyle iki kolunu göğsünün önünde bağladı.
Bu duruşu onu dinlediğini göstermiyordu, geçmek için çok küçük bir alan bırakmıştı. Zheng Mingyi dışarı çıkmak isterse üzerinden geçmek zorundaydı.
Ancak Zheng Mingyi bunu yapmadı. Bunun yerine, sanki Prenses yokmuş gibi dizleriyle bacaklarını itti ve onu bir kenara sıkıştırdı.
Zheng Mingyi köşeden çıktıktan sonra direkt ilk sıraya geldi. Orada oturan başka bir mahkum vardı. Yürüyüp mahkumun önünde durdu, ifadesizce ona baktı. Adamın yüz kasları kasılırken kitabını alıp başka bir sandalyeye oturdu.
Pencere yanındaki ilk sıra Jiang Chijing'e en yakın sıraydı. Zheng Mingyi oturdu, çizgi romanını yeniden açtı, sanki az önce hiçbir şey olmamış gibi umursamaz bir şekilde devam etti.
Jiang Chijing, Zheng Mingyi'nin kısa süre önce hapse girmiş olmasına rağmen, daha uzun süredir hapishanede olan mahkumların bile onunla sandalye konusunda tartışmaya cesaret edememesini beklemiyordu.
Arkada kalan Prenses gözlerini devirirken ilgisizce kütüphaneden çıktı. Ancak Jiang Chijing'e göre o kadar kolay pes etmeyecekti. Sonunda Zheng Mingyi'yi avlayamasa bile, en azından Xu Sheng'e haber verip halletmeye zorlardı.
Az önce olanlar kütüphanedeki diğer mahkumları etkilememişti. Herkes olması gerektiği gibi kitaplarını okudular ve sonunda saat ikiye geldiğinde otomatik olarak kitaplarını geri koyup gittiler.
Zheng Mingyi çizgi romanı rafa geri koydu. Jiang Chijing'in çalışma alanına geldiğinde elinde başka bir kitap tutuyordu: Soğuk Espriler Derlemesi.
Jiang Chijing'in dudakları seğirdi. "Kitabı geri koy."
Zheng Mingyi hafifçe güldü. Jiang Chijing'in yanına otururken ifadesini düzeltti, "Az önceki kimdi?"
"Seninle flört edenden mi bahsediyorsun?" dedi Jiang Chijing, "Lakabı Prenses. Ondan uzak dursan iyi olur."
"Neden?" diye sordu Zheng Mingyi.
Jiang Chijing, Prenses ile Xu Sheng arasındaki durumu açıklayarak Zheng Mingyi'yi uyardı, "Zaten Old Nine'ı kışkırttın, Old Nine Xu Sheng'in kanatları altında. Prensesi de kızdırırsan kesinlikle peşini bırakmaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Restricted Area
ActionJiang Chijing, röntgencilik arzusunu doyurmak için mahkumların her hareketini her zaman izlemişti. Ta ki bir güne kadar, son derece tehlikeli bir mahkum hapishaneye girmişti ve Jiang Chijing onu gözetlerken yakalandı. İzleyen, izlenen oldu; avcı, av...