Çok can sıkıcıydı.
Jiang Chijing ifadesiz bir şekilde grubun arkasına döndü ve kalbindeki o şeytani küçük minyonu acımadan sayısız kez yumrukladı.
Mantığın ne kadar önemli olduğunu çok iyi biliyordu, ancak mantığı çevrimdışı olmak için her seferinde tam da o anı seçiyordu. Neyse ki müdürün onu aradığını fark etmiş ve hemen Zheng Mingyi'yi uzaklaştırmıştı, aksi takdirde sonuçlarını hayal etmeye cesaret edemiyordu.
Öte yandan Zheng Mingyi yanlış bir şey yaptığına dair en ufak bir düşüncesi olmaksızın memnun bir şekilde kendi başyapıtını incelemişti.
"Memur Jiang, boynun iyi mi?" diye sordu yanında yürüyen Bayan Li. İkili çilek kulübesine gelmeden önce bir süre sohbet etmiş ve çoktan birbirlerini tanımışlardı.
Jiang Chijing, ziyaretçi grubuna yeniden katıldığından beri elini ensesinde tutuyordu. Şüphelenmeyenler boynunun ağrıdığını düşünmüşlerdi, ama gerçekte boynundaki morluğu gizliyordu.
Hayır, çiz üstünü. Bu bir morluk ya da herhangi bir aşk ısırığı değildi, bir köpek hırpalamasıydı.
"Sıkıntı yok." Jiang Chijing, boynunun iyi durumda olduğunu göstermek için başını sağa ve sola çevirdi. "Klima biraz güçlüydü."
Bu bahane aslında biraz güçsüzdü. Cezaevi personelinin yazlık üniforması kısa kolluydu. Jiang Chijing gerçekten üşümüş olsaydı ensesini tutmaz, kendine sarılırdı.
Ancak Bayan Li bu detayı fark etmemişti. O da havanın biraz soğuk olduğunu söyledi ve "Bu arada, burada tuvalet var mı?" diye sordu.
Erkek hapishanesinde kadın tuvaleti yoktu. Arada bir kadın iş veya başka nedenlerle cezaevine geldiğinde ve tuvaleti kullanması gerektiğinde bütün bir tuvaleti boşaltırlardı.
"Sizi oraya götüreceğim, tek başınıza gitmeyin."
Jiang Chijing, müdüre haber verip kadını çilek kulübesinin yanındaki tuvalete götürdü.
Fabrika alanında çalışan herkesin bu tuvalete erişimi vardı. Jiang Chijing'in içeride birinin olup olmadığını kontrol etmesi gerekiyordu, özellikle de bir mahkum varsa.
"İçeride kimse var mı?"
Jiang Chijing kapıdan seslendi. Ancak herhangi bir yanıt alamadan önce zar zor algılanabilen bir duman kokusu aldı. Bazı mahkumlar tuvalete gitme bahanesiyle buraya sigara içmeye gelirdi. Tuvalet kulübenin hemen yanında olduğu için gardiyanlar pek kontrol etmezdi, bu yüzden genellikle yakalanmazlardı.
"İçeride kim sigara içiyor?"
Jiang Chijing'in sesi biraz daha sertleşti. İçeri yürüyüp her kabini kontrol etti. Tam yarı yoldayken en içteki kabinden sifon sesi geldi. Hızlı adımlarla ilerledi, kapıyı tıklattı. "Çık dışarı."
Kısa bir süre sonra kabin kapısı açıldı. Old Nine, yüzünde uzun zamandır görülmeyen bir ifadeyle sanki hiçbir şey yapmıyormuş gibi tuvalette oturuyordu. "Memur Jiang, tuvaleti kullanmaya mı geldin?"
Jiang Chijing yanılmıyorsa Old Nine çok da uzak olmayan boya fabrikasında çalışıyordu. Sağ elinde hala bir destek bağı olduğu için fabrika ona yapacak ağır işler vermiyordu ve diğerlerine göre boştaydı.
"Çık dışarı." Jiang Chijing'in, Old Nine'ın sigara içmesiyle ilgilenecek ne zamanı ne de sabrı vardı. Sonuçta Bayan Li hala dışarıda bekliyordu.
Ancak Old Nine, Jiang Chijing'in amacını yanlış anlamıştı. "Beni kendi gözlerinle sigara içerken gördün mü? Ne yani, şimdi de rahat rahat sıçamayacak mıyız?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Restricted Area
ActionJiang Chijing, röntgencilik arzusunu doyurmak için mahkumların her hareketini her zaman izlemişti. Ta ki bir güne kadar, son derece tehlikeli bir mahkum hapishaneye girmişti ve Jiang Chijing onu gözetlerken yakalandı. İzleyen, izlenen oldu; avcı, av...