Jiang Chijing, kendisi ve Zheng Mingyi arasındaki farkın tavırlarında yattığını hissediyordu.
Zheng Mingyi'nin küçük sırrını elinde tuttuğu için doğru ruh halini bulamıyordu, bu yüzden geri çekilme fırsatı bulamadan fazla ileri gitmiş oluyordu.
Gevşek bir dil sadece bela oluşturabilirdi. Az önce Go'dan bir iki kez bahsettikten sonra dursaydı, Zheng Mingyi'nin vicdan azabıyla mesajlaşmasını görmek istemeyeceğini düşünüyordu.
Sonuç olarak, fazla rol yapmıştı.
Buna karşılık ister parfüm olayı ister ev adresleri olsun, Zheng Mingyi hep tam zamanında geri çekilmiş, o küçük kuyruğunu gösterip hemen saklamıştı ve Jiang Chijing'e onu yakalama şansı vermemişti.
Jiang Chijing oyunlarının bittiğini biliyordu. Ancak Zheng Mingyi sadece "oyun böyle oynanmaz" demiş ve ardından onu ifşa etmeden konuyu kapatarak her zaman yaptığı gibi tam anında kütüphaneden ayrılmıştı.
Peki oyun nasıl oynanmalıydı?
Yarım yamalak söylenen sözler insanları hep endişe içinde bırakırdı. Zheng Mingyi söylemek istediğini tamamen söyleyemez miydi?
Jiang Chijing, Yu Guang'ın bir keresinde Go'nun özel mesajlarına cevap verdiğinden bahsettiğini hatırladı. Bu, uzun süredir iletişim halinde oldukları anlamına geliyordu.
Zheng Mingyi'ye, Yu Guang'ın isminin internette A-Guang olup olmadığını, Yu Guang'ın Go'ya daha önce hacker olduğunu söyleyip söylemediğini ve Yu Guang'ın mesajlarında Go'ya "İdol" diyip demediğini gerçekten sormak istiyordu.
Eğer öyleyse, Zheng Mingyi'nin bu küçük hayranını tanıması garip değildi.
Yu Guang'ın Jiang Chijing'e "İdol" demesi ve Zheng Mingyi'nin daha önce foruma giriş yapmak için Jiang Chijing'in bilgisayarını kullanmasıyla da bir araya gelince...
Bir araya gelen bu kadar çok ipucu varken, Zheng Mingyi'nin Jiang Chijing olan "sahte idol"ün arkasını görmemesi biraz mantıksız olurdu.
Jiang Chijing'in, az önce Zheng Mingyi'nin hesabının çalınmış gibi davranma çabaları tamamiyle boşa gitmişti. Sonunda Zheng Mingyi, bu "hesap hırsızının" aslında kendisi olduğunu neredeyse hiç çaba harcamadan ortaya çıkarmıştı.
Doğru ya. Belki tavırlarının yanı sıra, yeteneklerinde de küçük bir fark vardı.
Yu Guang, elinde bir paspasla kütüphanenin bir ucundan diğer ucuna koştururken "Yisa! Yisa!"* diyordu.
(ÇN: Yisa!/Vira salpa! genelde birçok kişinin hep birlikte yaptığı işlerde gayrete getirmek için söylenir. Haydi! (gemilerde halat ve yelken çekerken kullanılan ünlem) anlamına gelir.)Jiang Chijing, aslında Yu Guang'ın bu bölgeyi temizlemesini istememişti, ancak kokuşmuş velet yanlış zamanda geldiği ve elinde tuttuğu tek pazarlık kozunu kaybetmesine neden olduğu için ancak kendini suçlayabilirdi.
"İdol, yeri ne kadar temiz sildiğimi görüyor musun?" Her şeyden habersiz Yu Guang, iki eliyle paspası tutarken dimdik duruyordu. Jiang Chijing'e yönelttiği ifade övgü için yalvardığını belli ediyordu.
"Fena değil." Jiang Chijing, sahneyi nasıl kapatacağını düşünerek dalgın bir şekilde pencereden dışarı baktı.
Yu Guang paspası ofis masasının önüne getirdi. "Zheng Mingyi ile gerçekten öyle bir ilişkiniz var mı? Bu hiç senin tarzın değil.
Jiang Chijing, hapishaneden üç gün uzak kaldıktan sonra kendisi ve Zheng Mingyi'nin hikayesinin nasıl bir versiyonunun yayıldığını merak ediyordu. Su içmek için bardağını kaldırırken Yu Guang'a "Ne ilişkisi?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Restricted Area
ActionJiang Chijing, röntgencilik arzusunu doyurmak için mahkumların her hareketini her zaman izlemişti. Ta ki bir güne kadar, son derece tehlikeli bir mahkum hapishaneye girmişti ve Jiang Chijing onu gözetlerken yakalandı. İzleyen, izlenen oldu; avcı, av...