Jiang Chijing'in sezgileri haklı çıkmıştı.
Chen Er'ın Zheng Mingyi'yi kışkırtacağını düşünmüştü, dolayısıyla Zheng Mingyi'yi ona dikkat etmesi için iyi niyetle uyarmıştı.
Ancak Zheng Mingyi B bloğuna transfer edildikten iki günden daha kısa bir süre sonra bu kadar ciddi bir olayın meydana gelmesini beklemiyordu.
Zemin kattaki bir köşe hücreden tüyler ürpertici bir çığlık yükseldi ve hücre bloğundaki tüm gardiyanlar hep birlikte o köşeye koştular.
Jiang Chijing, elinde hala teslim edilmemiş bir postayla B bloğuna daha yeni girmişti. Sivil bir cezaevi görevlisi olarak ön plana çıkması uygun değildi, sadece ikinci kattaki korkuluklara yaslanıp zemin katın köşe hücresini izlemekten başka imkanı yoktu.
Önce Chen Er hücreden çıkarıldı. Yüzünü sertçe buruşturmuş ve tüm yüzü boncuk boncuk terle kaplanmıştı.
Her yanında onu koruyan gardiyanlar vardı. Ancak gardiyanlar onu ikinci kata çıkardıktan ve Jiang Chijing'in yanından geçtikten sonra, sapı keskin bir diş fırçasının sol avucuna saplandığını ve arkasından kıpkırmızı kan izleri bıraktığını fark etti.
"Ne oldu?" Jiang Chijing, tanıdık gardiyanlardan birini tuttu.
"1017 ile kavga etti." Gardiyan olduğu yerde durdu. "Onu önce Doktor Luo'ya kontrole göndereceğiz, ama muhtemelen hastaneye kaldırılması gerekecek."
"İlk hamleyi yapan Chen Er mıydı?" Jiang Chijing tekrar sordu.
"1017'nin onu kışkırttığını söyledi ama senin tahminin de benimki kadar iyi." dedi gardiyan.
Ne zaman bir kavga ya da ayaklanma çıksa, olaya karışan insanlar eylemlerini haklı çıkarmak için bahaneler bulurlardı. Chen Er, önce Zheng Mingyi'nin onu kışkırttığını söylüyordu ana bunun ne kadar doğru olduğu belli değildi.
"Bu 1017 gerçekten vahşi, iki kez kavga etti ve iki kişiyi de hastanelik etti." dedi gardiyan.
"Bir dahaki sefere dışarıda hastaneye gitmek isteyen olursa direkt ona gitsin." diye şaka yaptı.Ardından diğer gardiyanlar Zheng Mingyi'yi getirdiler. Ancak Chen Er'ın aksine, bileklerinde kelepçe vardı.
Zheng Mingyi'yi çevreleyen gardiyanlar onun kadar uzun boylu değillerdi. Grup Jiang Chijing'e yaklaşırken sadece parlak turuncu hapishane üniforması içindeki Zheng Mingyi'nin varlığı hissediliyordu, diğer gardiyanlar kartondan insan maketlerine dönmüş gibilerdi.
Zheng Mingyi'nin yüzünde hiçbir ifade yoktu. Nefes alışverişi bile düzenliydi. Elinde kavgadan geriye kalan yaralar olmasaydı, az önce birini sakatladığını söylemek imkansızdı.
Aralarındaki mesafe kapandı. Sonunda Jiang Chijing'in yanından geçerken Zheng Mingyi'nin yüzünde bir ifade belirdi. Ama çok, çok hafifti. Jiang Chijing'e sakince bakıyordu, sanki 'Günaydın, Memur Jiang.' der gibiydi
Ancak Jiang Chijing, Zheng Mingyi'yi selamlayacak havada değildi.
O ve Zheng Mingyi bu süre zarfında o kadar yakınlaşmışlardı ki, bu adamın gerçekte ne kadar tehlikeli olduğunu neredeyse unutmuştu.
Chen Er tedavi için hastaneye gönderilirken, Zheng Mingyi A bloğunda hücre hapsine gönderilmeden önce yaraları Luo Hai'nin revirinde tedavi edilmişti.
Müdür hemen kapsamlı bir hücre kontrolü ve tüm kaçak mallara el konulması emrini vermişti. Bütün hapishane hareketliydi. Sadece Jiang Chijing ve Luo Hai'nin balkonda sigara içmeye ve sohbet etmeye zamanları vardı.
"Chen Er'ı getiren gardiyan, ilk yumruğu Chen Er'ın attığını söyledi."
Luo Hai, Chen Er'ın sol eline ilk yardım uygulamıştı. Doğal olarak birinci elden bilgilere Jiang Chijing'den daha fazla erişimi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Restricted Area
ActionJiang Chijing, röntgencilik arzusunu doyurmak için mahkumların her hareketini her zaman izlemişti. Ta ki bir güne kadar, son derece tehlikeli bir mahkum hapishaneye girmişti ve Jiang Chijing onu gözetlerken yakalandı. İzleyen, izlenen oldu; avcı, av...