Jiang Chijing devriye ekibini çağırmasına rağmen Old Nine hakkında hiçbir şey yapamamışlardı.
Bir gardiyan Old Nine'a eğer okumayacaksa gitmesini söyledi. Sonunda hepsi hemen raflardan bir kitap almaya gittiler ve gardiyan da başka bir şey söyleyemedi.
Devriye ekibi yaklaşık on dakika boyunca kütüphaneyi korumaya devam etti. Old Nine'ın grubu da harekete geçmemişti, rastgele kitaplara göz atıp oyalanıyorlardı. Sonunda devriye ekibinin kaptanı Jiang Chijing'e oradan ayrılacaklarını bildirerek ekibini kütüphaneden çıkardı.
Devriye ekibi gittikten sonra Old Nine'ın grubu tekrar sandalyeleri sallamaya başladı, Jiang Chijing'i o kadar sinirlendirmişlerdi ki neredeyse çileden çıkmıştı.
Old Nine'ın adamları saat güçbela ikiye ulaştıktan sonra nihayet ayrıldılar. Ancak Salı günü aynı şey tekrar oldu. Old Nine yağcılarını yine kütüphaneye getirerek Jiang Chijing'e cehennemi yaşattı.
"Gerçekten onlara vuramaz mıyım?"
Zheng Mingyi sabrının sonuna ulaşmış gibi görünüyordu. Jiang Chijing sorunlarını şiddet yoluyla çözmemesi konusunda onu uyarmasaydı Old Nine'ı çoktan mezarına sokmuş olabilirdi.
Dürüst olmak gerekirse Jiang Chijing'in de sabrı tükenmişti. O da gerçekten Old Nine'a vurmak istiyordu ama bunu yapmak için haklı bir sebebi yoktu. Bir hapishane memuru olarak sırf bir mahkum onu rahatsız etti diye yumruklarına başvuramazdı.
Old Nine muhtemelen buna güveniyordu, bu yüzden Jiang Chijing'in bölgesine gelip ona bu kadar bariz bir şekilde meydan okuyabiliyordu.
"Hayır, vuramazsın." dedi Jiang Chijing. "Bunu ne kadar sürdürebilecekler göreceğiz."
Jiang Chijing, Old Nine'ın teslimiyet içinde başını eğmesini beklediğini biliyordu. "Ne zaman gideceksin?" diye sorması zayıflık gösterisinden başka bir şey olmazdı. İnisiyatifi elinde tutan Old Nine kesinlikle bunu aşağıdan almazdı. "Gitmemiz için yalvarırsan gideriz." diye cevap vermesi muhtemeldi.
Ne olursa olsun Jiang Chijing'in başını eğmesi imkansızdı.
Çarşamba günü gelmişti. Teslim edilmesi gereken posta sayısı normalden biraz daha fazlaydı.
Bir mahkumun kızı üniversiteye kabul edilmiş, bir mahkumun eşi ona veda mektubu yazmıştı... Aslında düzenli olarak mektup alıp gönderen sadece on kadar mahkum vardı. İçlerinde hiçbir cevap alamadan yalnızca mektup gönderen biri vardı. Jiang Chijing bugün onunla güzel bir sohbet etmeye karar verdi.
"Teşekkür ederim, zahmet olduysa kusura bakma, Memur Jiang."
A bloktaki Xu Sheng, her zaman yaptığı gibi Jiang Chijing'e teşekkür ederken hücrenin içinden bir mektup iletti.
Jiang Chijing genellikle mektubu aldıktan sonra onunla konuşmadan ayrılırdı çünkü Prenses'in ona sorun çıkarmasını istemezdi.
Ama bugün farklıydı. Xu Sheng'den mektubu aldıktan sonra adrese baktı. Her zaman olduğu gibi aynı adresi taşıyordu. Elinde tartarken dalgın bir şekilde konuştu, "Mektubunun gönderilmesi bu sefer uzun sürebilir."
"Uzun sürebilir mi?" Xu Sheng çoktan hücrenin içine doğru yürümüştü ama Jiang Chijing'i duyunca pencereye geri döndü. "Neden?"
"Neden." Jiang Chijing elindeki mektuba baktı. "Old Nine'ın ne yaptığını bilmiyor musun?"
Jiang Chijing doğrudan söylememişti ama noktaları birleştirmek zor değildi. Old Nine ona cehennemi yaşattığı için, o da bu durumu Old Nine'ın patronuna aynen iade ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Restricted Area
ActionJiang Chijing, röntgencilik arzusunu doyurmak için mahkumların her hareketini her zaman izlemişti. Ta ki bir güne kadar, son derece tehlikeli bir mahkum hapishaneye girmişti ve Jiang Chijing onu gözetlerken yakalandı. İzleyen, izlenen oldu; avcı, av...