the targaryen | white fallow deer

1.1K 100 50
                                    

Bazen eskisinin yerine konulan yeni bir Kraliçe, herkese arzu ettiği şeyleri kolayca verebiliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bazen eskisinin yerine konulan yeni bir Kraliçe, herkese arzu ettiği şeyleri kolayca verebiliyordu. Kalbi kırık bir Prenses, nehirde bulunmuş o solgun ceset gibi ruhsuz olabiliyordu. Fakat hiçbir âşık, ateşten yaratılmış Kızıl Leydi'nin sona yaklaşmış umuduna bir yenisini daha ekleyemiyordu.

Kraliçe Alicent'ın doğum çığlıklarının üzerinden geçen koca bir senenin ardından, Kral Viserys'in çok istediği bir oğlu vardı artık. Fakat kızından da bir o kadar uzaktı, ikisi arasındaki köprü çoktan su altında kalmıştı.

Prens Aegon II. dünyaya sağlıklı bir şekilde gelmişti ve tüm Westeros'a bir şölen sebebi vermişti. Bir Targaryen oluşu ona gümüş rengi saçlar, beyaz bir ten ve ablası Rhaenyra'nın nefreti gibi birçok özelliği doğar doğmaz sunmuştu. Neyse ki henüz bir bebekti. Bakıcılarla dolu uzun yılları olacaktı. Herkes onun gelecekte kral olacağına dair hayaller kurarken, verasetin asıl sahibi olan Prenses'i göz ardı etmeyi tercih ediyorlardı. Rhaenyra, sadece Kızıl Leydi Mhyris'in görebildiği bir hayalet gibiydi uzun zamandır. Prens Aegon II.'nin birinci yaş gününde de ortalıkta yoktu.

Konsey odasına kurulmuş ziyafet sofrasının etrafında önemli Lord'lar bulunuyordu. Prens'in birinci yaş günü için düzenlenecek olan av şöleni adına hepsi Kızıl Kale'deydi. Herkes keyifle sohbet ediyor, bazıları köşede kendi çıkarları için fısır fısır işbirliği yapıyor ama hiçbiri Kral Viserys gibi eğlenmiyordu. Kraliçe Alicent'ın kucağında duran ve etrafa gülücükler saçan Aegon II.'ye gösterilen sevgi çok fazlaydı. Herkes bebek prensi ilgiyle izliyor, etrafında dönüp duruyorlardı. Bahar vaktiydi. Çiçekler açıyordu, güneş parlıyordu ama saraydaki iki genç ruh asla mutlu olamıyordu. Çünkü artık nişanlı olan Kızıl Leydi Mhyris, yakında bu saraydan Edmund Baratheon'un karısı olarak gidecekti.

"Saçları size benziyor, Majesteleri." diye bir yorumda bulunan adamın ardından, salonda kahkahalar duyuldu.

Yemek masasının başında oyalanan ve elindeki kadehi tazeleyen Leydi Mhyris'in yüzünde ise mimik dahi oynamamıştı. Kulakları sahte sözleri dinlerken, eli masadaki bir mum ile oynuyordu. Biraz ileride Sör Criston vardı, Mhyris'i izliyordu.

"Evet, öyle." Gülmeye devam eden Viserys, oğlunun küçük burnuna dokunmuş ve onu da güldürmüştü.

Herkes mutlu görünüyordu. Alicent, saçlarındaki altın tokası, etrafında pervane olan hizmetlileri, küçük oğlu ve aldığı iltifatlar ile güler yüzünü koruyordu. Bazı anlarda Mhyris'e doğru bakıyor ve ondan karşılık bulamayınca Kral Viserys'in koruma alanına sığınıyordu. Rhaenyra ortada yoktu, kimse de onun nerede olduğu sorusunu sormuyordu. Kral'ın Eli Otto ise kardeşi ile bir köşede durmuş, ziyafeti ve kalabalığı izlerken Prens Aegon II.'nin gerçek varis olarak ilan edilmesi gerektiğini tartışıyorlardı.

"Majesteleri!"

Kalabalığı içine yeni giren ve bir hayli endişeli görünen Tyland Lannister'ın kötü haberleri vardı. Kral Viserys'in karşısında durdu ve selam verdikten sonra konuştu. "Stepstones'tan acil haberler getirdim, efendim. Adamları karanlıkta filomuzu sabote ederken, Yengeç Besleyen ilerleyip Kan Kayası'nı kuşattı."

Red Targaryen ☾ Daemon Targaryen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin