Kayalıklarda yükselen ejderha kalesi, nöbet tutan gölge adamların sağladığı sessizliğe ve neredeyse karanlık olan geceye karışan hoşnut kıkırdamalarla dolu bir vakit yaşıyordu. Koridordaki nöbetçiler durgun gözlerle belirsiz bir noktaya bakarak kapıların önlerinde beklemeye devam ederken; kulakları, tanıdıkları ancak etkilenmedikleri bir çeşit müstehcen sesleri işitmekteydi.
İki gölge adam göz göze gelip seslere karşılık tepki vermediler ve ifadesiz hâllerini hiç bozmadan yeniden başka bir noktaya bakmaya devam ettiler.
Prens Daerys'in kapısında nöbetçilik görevi hiçbir zaman kolay olmamıştı. Genelden kaçar ya da taşkınlık ederdi. Hele ki, genç prens evlendikten sonra ayda bir onları ziyaret eden gelini ile yalnız kaldığında sakin koridorlardan uğultulu iniltiler yankılanırdı. Baştan çıkarılması imkânsız olan bu askerler, aldığı haz yüzünden sesini duyurmak zorunda kalan kadınların nasıl bir şey olduğunu da biliyorlardı. Yeteri kadar tecrübe edilen seyahatlere çıktıkları yılları epey olmuştu. Etkilenmezlerdi.
Nitekim, dinlemek bazen zordu.
Çünkü prensin gelini bir Martell idi.
Westeros'un kuzeyine gidildikçe, bir Dorne'lunun gününden keyif almaya dair beklentileri düşerdi. Sıkıntılı tüm gelenekler, güneyin dışında toplanmış gibiydi. Dilleri ahlâktan dem vurmayı seven diyar insanları, Dorne'un farklı kültürüne saygı duymazdı ve Prenses Aliandra'nın, on altı yaşına gelene ve Daerys Targaryen ile tanışana kadar sadece bir önyargısı olmuştu; güneyli oğlanları tercih edecekti, bir de güneş ile yıkanmış kızları. Çünkü Martell'in keyfini en iyi çölde yetişmiş olan kişi bilirdi. Bu düşünce onun aklında yer edinmişti ve hayatının geri kalanında, tıpkı babasının ve onun da babasının, hatta onlardan önceki prenseslerin de yaptığı gibi diyarın düşmanı olmaya devam edeceğini sanardı. Fakat Prens Qoren'in, Prenses Mhyris Targaryen'e gizli bir müttefik olması dengeleri hiç olmadığı kadar karıştırmıştı. Aliandra Martell artık bir Targaryen ile evliydi.
Prens Daerys ile evli olmak inanılmaz bir kapının açılmasını sağlamıştı, güç sahibi ve şehvetle dolu olacakları bir diyara açılan kapıydı. Aile yemekleri ya da toplantılarda güç konusuda hep konuşurlardı zaten. Ancak genç çiftin asıl derdi şu sıralar sadece şehvet idi.
Kanatlı olan ejderhalar heyecanlıydı.
Fakat Prenses Aliandra'nın binmeyi sevdiği asıl ejderha, onun Daerys'iydi.
"Yataktan düşeceksin." diyen Aliandra ona karşılık itiraz eden ve mırıldanan Daerys yüzünden kısa bir kahkahayı daha ağzından kaçırdı. Gıdıklanmaya devam ederek zaten darmadağın olan yatağı biraz daha bozmak için hareket ediyor ve başını örtülerin arasına her saniye bastırıyor, sonra kaldırıyordu. Sadece şöminenin ateşi ile aydınlanan odanın ne kadar boğucu -bir Martell için Ejderha Kayası epey can sıkıcıydı- olduğunu unutmuştu. Güzel prensinin gümüş saçları karnını gıdıklıyordu ve bacaklarının arasında onu kışkırtmak için hep doğru hamleleri yapan eşinin çabasını takdir eden iniltileri yeniden odayı doldurdu. Çıplak gövdesi zevkle yükseliyor, örtü ellerinin arasında bir kez daha kırışıyordu. Öpmeyi sevdiği dudaklar gövdesinde yavaş yavaş yol alırken, Aliandra'nın keyifli sesindeki mırıltılardan yalnızca prensin ismini anlamak mümkündü. Parmakları, ona uykudan daha tatlı hissettiren Daerys Targaryen'in ipeksi saçlarına dolanıp terli boynuna kadar okşuyordu. Nasıl tekrar haftalarca ayrı kalacaklardı?
"Seni de kendimle birlikte düşürürüm ve yerde devam ederiz." Daerys onun yüzüne eğildi. Prensesin dudaklarına bıraktığı öpücükler ciğerlerine lazım olan nefesi almak için kısa sürüyordu.
"Hayır, sen yerde uyursun ve tüm bu yatak bana kalır."
Aliandra sarhoş hissettiği için gülen dudaklarını kontrol edemiyordu ama yine de inatçılık ederek ısrarcı olmuş, prensin baştan çıkarıcı sesine karşılık onu yataktan düşürmek için etkisizlik dolu bir hamle yapmıştı. Çıplak olan tenleri uzak duramazken ikisinin de yere düşmesi daha olasıydı. Ama genç prenses büyük yatakta uslu durmama planına devam ediyordu. Önce prensi kızdırmak için bacaklarını geri çekip kaçmaya çalıştı ancak Daerys'in hızlı davranması yüzünden biraz bile geri gidemeden, yeniden onun altındaydı. Gerçekten sarhoşlardı. Birbirlerinin dudaklarından hâlâ şarap tadını alan aşıklardan Daerys, onu bacaklarının arasına davet eden Aliandra'nın emri doğrultusunda hareket etmeyi seven bir asker gibi davranıyordu. Ama onu kandıran Aliandra, yatakta döndü ve Daerys'in üzerine çıkacak gibi yaptığı hamleyi yataktan inmek için kullandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Targaryen ☾ Daemon Targaryen
FanfictionKral Viserys I. tarafından küçük yaşta himaye altına alınan ve Rhaenyra Targaryen'in gözünde bir abla gibi büyüyen Mhyris Silverarmor, uzun kızıl saçları ve büyüleyici görünüşü ile Westeros'un en güzel kadınlarından biridir. Ancak on yedi yaşında ol...