Eski Şehir'in ortasında yükselen bir kule vardı. Hightower hanesi sahipti bu kuleye. Savaş ilan edildiği zaman, kulenin tepesindeki fenerde meşhur bir yeşil ışık yakılırdı. Fatih Aegon'un Westeros'u fehti sırasında görülmüştü bu yeşil fener. Fetihten sonra bir daha yakılamamıştı. Kral Viserys'in günden güne ölüme yaklaşıyor olması ise yeşil fenere yeniden harlı bir savaş çağrısı olma sebebi veriyordu.
Yılanlar fener ışığına gelmeye hazırdı.
Henüz fenerin çağrı yapan yeşil ışığı görülmemişti ancak tutuşturmak için olağan tüm ittifaklar kurulmaktaydı.
Hightower evinde, gece yarısı, sessiz sedasız bir toplantı gerçekleştirilmek üzere Yüce Septon ağırlanıyordu. Bu toplantının gizliliği esastı. Sadece iki kişi arasında geçecekti, Lord Hobert Hightower ve Yüce Septon. Gece vakti Eski Şehir'deki kaleye gelen İnanç'ın önderi, ziyareti gizli olduğu için dört inanç müridini yanına almıştı sadece. Sarıldıkları pelerinler ile birlikte tüm merdivenleri sessizlikle çıkmışlar ve Lord Hobert'ın onları karşıladığı gizli bir odanın önünde buluşmuşlardı.
İki Hightower muhafızı ve dört inanç müridi güvenlik için kapının önünde nöbete başlarken, Hobert Hightower ve Yüce Septon odaya girmişti. Sohbet etmek için ihtişamlı bir masaya sahip olan odada, onlara yalnızca aptal bir yaver çocuk eşlik ediyordu. Şarapları doldurmakla görevliydi. Kurallardan bir haber olan yaver çocuk içeriye iki önemli adam girmiş olmasına rağmen selam vermek yerine bardakları daha parlak göstermek için silmekle meşgul idi. Odadaki tüm mumları yakmıştı ve pencerelerini kapatmıştı. Yüce Septon onu görünce rahatsız hissetti.
"Yalnız olacağımızı sanıyordum, Lord Hobert."
"Endişelenmeyin, Yüce Septon." dedi Lord Hobert. Sandalyeyi çekerek Yüce Septon'un oturması için yardım etmiş, onun ardından kendi yerine geçmişti. "Oğlum Ormund'a, bize hizmet etmesi için yarım akıllı ve özellikle dilsiz bir piçi seçmesini söylemiştim. Sohbetten anlamaz. Tek bildiği atlardır."
Yüce Septon göz ucuyla yavere baktı.
Hobert Hightower haklıydı.
Siyah saçları yüzünün yarısına kadar kirli bir şekilde dökülen yaver çocuk oldukça pasaklı kıyafetlere sahipti ve oda onun yüzünden at pisliği kokmuş, Yüce Septon'un burnu yanmıştı. Yaver çocuğun sırtında kocaman kamburu vardı. Doldurduğu şarapları masaya getirmek için yürürken topal olduğu da belli olmuştu. Kaba sabaydı. Şarap dolu kadehleri masaya bırakırken hiç dikkat etmeden davranırdı. Akılsız bir ucubeydi. Dilsiz olduğu için anlamsız sesler çıkartarak başka bir şey isterler mi der gibi soru sormuştu. Kamburu yüzünden başı öne eğikti. Saçlarının sakladığı yüzünde bile lekeler vardı.
"Ayak altından çekil yeter!" diyerek sert bir tavırla yaveri azarladı Lord Hobert. Burnunu tutuyordu.
Yaver çocuk asaletle alakası olmayan bir selam vererek masadan uzaklaştı ve meyve tabağını hazırlamak adına odanın bir köşesine çekildi. Peşinden ona bakan Yüce Septon'un yüzündeki tiksinç ifadesi bir inançlıya, özellikle de bir inanç önderine hiç yakışmazdı. Fakat belli ki süslü hayatındaki rahat imkânına sıkı sıkıya bağlı olan Yüce Septon, yol göstermesi gereken halkı için sadece tiksinme duygusuna sahip bir haldeydi. Yaverin getirdiği kadehi inceleyen Yüce Septon, beklemediği bir şekilde temiz bulduğu bardağa çok şaşırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Targaryen ☾ Daemon Targaryen
FanfictionKral Viserys I. tarafından küçük yaşta himaye altına alınan ve Rhaenyra Targaryen'in gözünde bir abla gibi büyüyen Mhyris Silverarmor, uzun kızıl saçları ve büyüleyici görünüşü ile Westeros'un en güzel kadınlarından biridir. Ancak on yedi yaşında ol...