the targaryen | burn the witch

679 54 219
                                    

Yedilerden Anne, merhamet ederdi ve onun merhameti iyilikleri sarmalardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yedilerden Anne, merhamet ederdi ve onun merhameti iyilikleri sarmalardı. Fakat ondan merhamet dilenen hiçbir ölümlü göstermezdi birilerine iyilikle taçlanan merhameti. Kan ve vahşetle dolu Westeros bir engerek yuvasıydı. İkiyüzlülük taptıkları en gizli tanrıydı, öyle ki Yabancı bile ondan kaçardı.

Yedi inancına sahip insanlara göre, Targaryen hanesi günahkârlardan oluşuyordu. Essos'dan, en ihtişamlı yaşamlarından koparak Westeros'un küçük bir adasına yerleşen ve buraya Ejderha Kayası diyen Targaryen ailesi, Eski Valyria'nın ejderha lordlarından biri olmakla birlikte kendilerini inanç duydukları tanrılarına yakın görür ve özel olduklarına inanırlardı. Tanrıları onlara ejderhaları vermişti. Değil mi? Yoksa onlar almanın bir yolunu bulup kendilerini özel mi ilan etmişlerdi?

Eski Valyria kan ve ateşten yaratılma bir cehennem çukuruydu, Hisar'daki bazı bilgelere göre. Ejderhalara nasıl sahip oldukları bir muamma olmakla beraber kara büyüler akıllara geliyor, bu ihtimal onları Yedi İnancı'na ters tutuyordu. Fakat Westeros'un hükmü onlara geçtiğinden beri, İnanç ve Eski Valyria'lı Targaryen hanesi arasındaki uyumsuzlukların göz ardı edildiği bir gerçekti. Kral Jaehaerys dönemindeki inanç militanlarına son verme teklifi kabul edildikten sonra ise Westeros'ta artık Yedi İnancı ile Targaryen hanesi arasına tülden bir perde çekilmişti ve iki tarafın da gelenekleri sürdürüldü. Targaryen hanesi için istisna yasaları çıkarıldı. Evliliklerine karışılmadı ve ejderhaları en büyük güç sayıldı. Ama Yedi İnancı'nın katı kuralı, büyülerdi.

İnsanları kandıran fahişeler, cadılara böyle derlerdi yedi inançlarına göre.
Essos'da dolaşabilirlerdi ancak Kral'ın diyarında onlara yer yoktu. Günahkâr ve yalancılardı. Öylesine zehirlilerdi ki, bir yılandan daha soğuk ve ölüme yakınlardı. Kanda yıkanır, bakirelerin iffetlerini çalarak şeytanlarına sunar, inançlıları karanlığa hapsederlerdi ve bir kılıçtan daha keskin olan dillerine doladıkları kim olursa sonu gölgelere düşerek biterdi. Cadılar lanetlenmişti, onlara dokunan da lanetlenirdi. Ama akılları kurnazdı. Septaları yolundan şaşırtabilir, rahipleri köleleri haline getirebilirlerdi. Göz kamaştıracak gibi parlak, tanrıyı unutturacak gibi güzel olabilirlerdi. Şövalyeleri devirebilirler ve zırhları içinde onları bir çocuk gibi hissettirebilirlerdi. Mhyris Targaryen, diyardaki erkeklerin hayal dünyasını süslüyordu uzun yıllardır. Sebebi bu muydu? Güzelliği gerçek değil miydi? Tüm o adamların gördükleri yalnızca bir yanılsamadan mı ibaretti? Mhyris yarattığı ateşin içinden onlara doğru bakarken, insanların akıl karışıklığına iyi gelmemişti. Fakat herkes korkmuş, onun yarattığı ateşten ejderhanın şu yabancı adamı nasıl küle çevirdiğine şahitlik etmişlerdi.

Ateş insanlara fikir verirdi.

Yakmak ejderhalara armağan edilmiş bir yetenek olabilirdi ancak yakmayı seven yalnızca onlar değildi.

Westeros halkı yakacak kızıl bir cadı bulmuştu nihayetinde. Onu işlediği günahlar için yargılamak, utancına şahitlik etmek ve diri diri yakmanın haklılığına sahip olduklarını sanarak kendilerini iyiliklere inandırıyorlardı. O gece, Kızıl Kale'den kaçan insanlar, halkın içine olan biteni iletmişlerdi ve hükümdarın evindeki cadıyı duyurup inançlıları ayaklandırmışlardı. İnançlı bir grup, yürüdükleri sokak boyunca yanlarına insan toplayarak Kızıl Kale kapılarına doğru ilerliyordu. İçeride ise durumlar farklı değildi.

Red Targaryen ☾ Daemon Targaryen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin