Ejderha'nın evi, son günlerde Bronz Öfke Vermithor'un kükremeleri ile dolup taşıyordu. Beraber çıkacakları yolculuğu Mhyris ona anlatmıştı ve Kızıl Prenses'in her kelimesini garip bir şekilde anlayan ve dinleyen yaşlı ejderha, açık gökyüzünde olmak için sabırsızlanıyordu.
Güneşin, en az ejderhanın ateşi kadar sıcak olduğu günlerden biriydi. Kızıl Kale, döneminin en sakin vakitlerini yaşıyordu. Bir Kral'ın çevresine nasıl olur da huzur çökerdi? Tüm diyarın gözü o demir yığınındayken, Viserys nasıl olur da hükümdarlığının sakin sayılabilecek günlerini yaşayabilirdi?
Cevabı yine karşısındaydı. Mhyris'in varlığı, Kral Toprakları'na huzur ve sükunet bahşediyordu. Toprak altında dinlenen ejderhalar, Mhyris'in varlığı ile uykuya dalıyor ve zincirlerine var güçleriyle kafa tutmuyorlardı. İnsan bedenine sığabilen kızıl ejderha, tüm o kanatlı yaratıklara hükmediyordu. Ejder bekçileri bunun farkındaydı ve yaşlı bekçi hayrete düştüğü durumu konseyde Kral'a ve üyelere açıklamış, Prenses Mhyris'in mağaralardaki tüm ejderhalara yaklaşıp onlarla vakit geçirebildiğini anlatmıştı. Ejderhalar boyun eğiyor, demişti adam. Konseyin her bir üyesi bunu konuşmuştu. Kral ise sandığından daha güçlü olduğunu anlamıştı Mhyris'in. Ama hiçbiri, Kızıl Prenses'in gücüne akıl erdiremezdi.
Viserys'in büyük kızı bir lütuftu.
Eski Valyria'nın kanı Kızıl Prenses'in damarlarında geziyordu. Asshai'nin mistik güçleri ile el ele vermişti kanı. Ejderhalar önünde boyun eğerdi, tıpkı insanların ona diz çökeceği gibi.
Mhyris'in kalbindeki kordan ateş ise nehir olup akmayı bekliyordu. Vakti geldiğinde akıp yok edecekti önünde sevdiklerine kılıç uzatanları.
Karnında büyüyen bebeği bekliyordu Mhyris'in hayalleri. Yatağında uzanıp penceresinden içeriye giren parlak gün ışığını izliyordu. Gece rüyasında annesini görmüştü. Eve dönmen için sabırsızlanıyorum ışığım, demişti ölü kadın. Yarındı, Essos'a gideceği tarih.
Mhyris'in kanatları açılıyordu.
Haberi Viserys'e verdiğinde, adamın ifadesindeki değişimi görmüştü. Kral, kızının gidip bir daha dönmeyeceğini sanmış, endişeyle karşı çıkmıştı ve kesinlikle izin vermediğini söylemişti. Viserys ile Daemon'un ortak fikirde oldukları nadir konulardan biriydi Mhyris'in seyahati. Ama mecburdu. Kendisi, geleceği ve ailesi için gitmesi gerekiyordu. Günlerdir bu konuyla ilgili Melisandre planlarını anlatıyor, Mhyris çeşitli rüyalar görüyordu. Bir keresinde, önünde diz çöken onlarca adamı görmüştü düşlerinde. Hepsinin yüzü kara bir maske ile kaplıydı ve rüyasını Melisandre'ye açıkladığında, Kızıl Kadın ona Gölge Adamlar dediği bir grubu anlatmıştı. Asshai'nin asker grubu olduğunu öğrendiği bu onlarca adamın neden önünde diz çöktüğünü bilmeyen Mhyris, endişe etmesinler diye düşlerini kendisine sakladı ve Kral Viserys'in güvenini kazanana kadar ona günlerce yolculuk planını anlattı. Detaylıca. Verdiği her detay, Viserys'i bir nebze olsun rahatlamıştı. İlişkileri gün geçtikçe hassas terazide dengeye giren Viserys ve Mhyris'in başka bir konuda kavga etmeye hiç niyetleri yoktu. Kral, endişe ettiğini açıkça belirtti. Mhyris, Vermithor'un onu her zaman koruyacağını söyledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Targaryen ☾ Daemon Targaryen
FanfictionKral Viserys I. tarafından küçük yaşta himaye altına alınan ve Rhaenyra Targaryen'in gözünde bir abla gibi büyüyen Mhyris Silverarmor, uzun kızıl saçları ve büyüleyici görünüşü ile Westeros'un en güzel kadınlarından biridir. Ancak on yedi yaşında ol...