Diyarın kaderini değiştirecek olay bir gecede yaşandı.
Kral Viserys öldü.
Karanlık, hükümdarın evine çöktü. Ve gölgelerde dinlenen hainler için şafak, yeni bir başlangıca ilk adımlarını atıp, yıllardır dizayn edilen planlarını artık hayata geçirme vakti olacaktı. Yedileri temsil eden suretler uğulduyordu. Boş kalan Demir Taht'ın geleceğine, sessiz kalışları neden olacaktı. Tanrıların ne yararı olurdu ki? Yüksek heykellerine tıkılan zavallılar olmalarının yanı sıra onlara dua eden yeşillere karşı daima seslerini alçak tutmuşlardı.
Yedi suretler, yeşillerin tanrısıydı.
Onların kazanmasını istiyorlardı.
Demir Taht'ın tepesine yerleştirilmiş yedi uçlu yıldız, gecenin yıldızlı ışığını Büyük Salon'a yansıtmaktaydı. Kalede yabancı bir sessizlik vardı. Uykudaydı sakinleri. Genç bir uşağın koşuşturma sesleri dışında, Kızıl Kale mezarlıktan farksızdı. Sanki tüm başkent suskunca bekliyor; felâketi hissetmiş gibi halkın içinde kalpleri ürkekçe titreyen, ruhu açık olanlar dua ediyordu. Ölü kralın ruhunu alıp götüren eski tanrılar göze gözükmezdi. Ancak o gece kaybolması yakın ay ışığı gökte süzülürken, tenine ölümün serin nefesinin değdiğine dair tuhaf hislere kapılan Leydi Tabitha'yı kocasının kollarından kaldıran her ne ise biraz geç kalmış sayılırdı. Kadının aklına, kaledeki arkadaşı Yvone geldi. Korktu. Raymond'u uyandırıp güneş doğar doğmaz kaleye gideceklerini ve onları kontrol edeceklerini söylemişti.
Fakat aslında her şey olup bitmişti.
Zaman aldatıcı maskesini takıyordu o gece. Bir labirent oluyor, çıkış yolunu her adımda değiştirerek kurnaz hâlini zevkle sunuyordu zavallılara. Tarafını belli etmezdi. Ama Kral Viserys'in ani ölümüne seyircilik ettiği vakitte, elini çekmiş ve labirentini yeşillere açmıştı adeta.
Kaledeki genç uşağın koşturması için geçerli bir sebebi ve bunun da öncesi vardı. Uşağın ismi Colin idi. Henüz on üç- on dört yaşlarında olan bu çocuk, Kral Viserys Targaryen'in yakınındaki yardımcılarından biri olarak geçen yıl seçilmişti. Tek işi, kralın odasına su ya da şarap götürmek, boş sürahileri de mutfağa geri getirmekti. Siyahlar veya yeşiller ne demek onu bile bilmeyecek kadar habersiz ve tarafsızdı. Yalnızca ona verilen işi yapar, boş vakitlerinde de mutfakta çalışırdı. O gece de işini yapıyordu. Elinde bir sürahi su vardı. Kral Viserys'in odasına gittiği esnada, koridorda Yvone ile karşılaşmıştı.
"Kral henüz uykuya daldı." demişti Yvone. Çocuğun elindeki sürahiyi alıp koklamıştı ve temiz olduğuna karar verince, Colin'e geri vermişti. Uşak bu tuhaf kontrole alışkındı. Yvone odaya yalnızca onun girmesine izin verdiği için, genç çocuk cadılar hakkında da ufakt tefek gözlemler yapabilmişti. Ve sadece kadına uyum sağlıyordu. Onu dinlerdi. "Odasına sessizce gir, Colin. Baş ucuna da bir bardak su bırak ve sonra üstad kulesine gel. Orlys seninle konuşmak istiyordu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Targaryen ☾ Daemon Targaryen
FanfictionKral Viserys I. tarafından küçük yaşta himaye altına alınan ve Rhaenyra Targaryen'in gözünde bir abla gibi büyüyen Mhyris Silverarmor, uzun kızıl saçları ve büyüleyici görünüşü ile Westeros'un en güzel kadınlarından biridir. Ancak on yedi yaşında ol...