Gri bulutlara teslim olan gökyüzünde kara kuzgunun sesi yankılandı. Kanat çırparken bir gölge kadar sessiz olsa da eğer ileteceği haber varsa kulakları tırmalayan sesini duyururdu göğsünü kabarta kabarta. Mhyris'den gelen son mektubu ulaştırmak üzereydi Prens'e.
Kızıl Kale'de kılıç talimi yapan Şehir Muhafızları'nın gür sesleri duyuluyor, çamura bulanmış adamlar kavga edip antrenman yapıyorlardı. Daemon'un parlak yöntemlerin biri, askerlerinin her an öfkeli olmasıydı. Altın pelerinli adamları kışkırtmak için birbirlerine meydan okumalarına göz yumardı ve kavga etmeye başladıklarında köşede durup izlerdi. En azından izliyor gibi görünürdü ama aslında seçim yapar, adamların güç dengelerini ölçerdi ve zayıflıklarına göre her birini komuta sırasına dizerdi. O sabahta yaptığı bu olmakla beraber yaklaşık iki haftadır Mhyris'e ve yeni doğan bebeğine akıl yorduğu için dikkati biraz dağınıktı. Avluyu izleyen Kral Viserys'in hemen yanında oturmuş, eli gergin çenesinin altındayken, kılıç sallayan adamlara değil boşlukta bir noktaya bakıyordu.
"Onları neredeyse mükemmel hâle getirdin, Daemon." dedi Kral Viserys. Kış havası yüzünden kalın kıyafetinin altında bile üşümeye hazırdı. Kral Eli Lord Strong diğer yanında, Kral'a hak vermişti. Şehir Muhafızları'nın Prens Daemon'un elinde gerçek savaşçılara dönüştüklerini konuşuyorlardı.
Daemon cevap vermedi. Geçen aylar sonucunda bir miktar uzayan gümüş saçlarını başının arkasına toplamıştı ancak firar etmiş kalın bir tutam onu rahatsız etmek ister gibi burnuna ve oradan da çenesine düşüyordu.
"Şehir son bir aydır çok sakin." Kral Viserys kardeşine baktı. "Onları biraz ödüllendirmeyi düşünüyor musun?"
Lord Strong ekledi. "Hazine başı ile konuştuk. Eğer Prens onay verirse, iki katı ödeme alacaklar."
"Makul bir fikir." dedi Viserys. Gözü hâlâ Daemon'un üzerindeydi. Küçük kardeşinin sessizlik sebebini bildiği için yanında durmaya çalışıyordu.
"Siz ne dersiniz, Prensim?"
Daemon onay verir gibi başını salladı biraz. Sıkıntılı nefesi aylardır üzerine yapışmış ve onun bir özelliği olmuştu. Avludaki askerlerin şiddetli gösterisi devam ederken, Prens sessizliğini bir dakika sonra bozmaya karar verdi ve çenesinin altındaki elini indirip Kral'a baktı. "Ödemeleri çabuk olsun. Onları eğlenceye götüreceğime söz verdim."
"Küçük konsey öncesi Lyman'a haber veririm." dedi Lord Strong. Hizmetli kadının uzattığı tepsiden içecek aldı.
"Yine Bit Çukuru'nda olay çıkartma, Daemon. Sizin eğlenceniz ertesi gün kargaşa olarak önüme geliyor." diyen Kral Viserys, sahte bir şekilde tehdit etmişti Prens'i. Bir kadeh alıp içmeye başladı.
"Söz veremem." dedi Prens. Getirilen içkiyi istemedi. Arkasına yaslanmıştı, Harwin'in yönlendirdiği iki askerin kavgasını izliyordu. "Adamlarımın tek eğlencesi fahişeler ve kavga etmek, Viserys. Onları bunlardan mahrum bırakmak halk için tehlikeli olur."
"Sana ne kadar benziyorlar." dedikten sonra kahkaha attı Viserys. Kadehini yan tuttuğu için içeceği biraz döküldü ama yine de gülmeye devam etmişti.
Diğer yanındaki Lyonel Strong'un da kısık kahkahası eşlik etti Viserys'e.
"Bugün keyfinin yerinde olduğunu görmek güzel." dedi Daemon. Ters bakışları abisini izliyordu. "Yoksa o Hightower kızı bacaklarını tutmayı bıraktı mı?"
Kral Eli şaşkınlıktan öksürdü.
"Bana dilini kestirmek için bahane verme, Daemon." dedi Kral Viserys. Tek kaşını kaldırmıştı ama öfkeyle konuşmuyordu. Kadehi tazelendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Targaryen ☾ Daemon Targaryen
FanficKral Viserys I. tarafından küçük yaşta himaye altına alınan ve Rhaenyra Targaryen'in gözünde bir abla gibi büyüyen Mhyris Silverarmor, uzun kızıl saçları ve büyüleyici görünüşü ile Westeros'un en güzel kadınlarından biridir. Ancak on yedi yaşında ol...