the targaryen | a victory and a lover

1.3K 98 162
                                    

İnsanlar haddinden fazla mutluydu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İnsanlar haddinden fazla mutluydu. Bahçede duyulan kahkahalar, Mhyris için ızdırap demekti. Kulaklarını tıkamak, tüm Kızıl Kale'yi ateşiyle yakıp küle çevirmek istiyordu. Korku dolu insanların çığlıklarını duymayı, Kral Viserys'in Daemon hakkında anlattığı anıları dinlemeye tercih ederdi. Bir katildi ne de olsa. Cinayetinin sebebi de artık evindeydi.

Daemon Targaryen, bir köşede kendi başına vakit geçiren güzel sevgilisini izliyordu arsız gözleriyle.

Öğle vaktinde gökyüzünde parlayan güneşin ışığı, Yürek Ağacı'nın kırmızı yapraklarına vurup yansıyor ve bir anlığına dünya sanki güzellikler ve mutlulukla dolu gibi görünüyordu gözlere. Savaşlar, dökülen kanlar ve kalbi kırık aşıklar sanki bu dünyaya ait değildi. Hepsi, mutlu insanların vakit geçirmek için uydurduğu bir masal olabilir miydi? Mhyris'in kalbi sahiden de kırık mıydı? Ya da Prens Daemon'un kalbi hiç Mhyris'e ait olmuş muydu? Düşününce cevapları kolayca bulunabilecek gibi duruyordu ama aslında tüm bunların bir cevabı yoktu.

Mhyris ve Daemon'un aşkına dair geçerli bir cevap bulmak zordu.

Mhyris'e göre Daemon'a duyduğu aşk, denize dökülen bir nehir gibiydi. Bir kaynağı vardı o nehrin. Bazı yerlerde sakin akıyor, huzur ve dinginlik dolu manzarasını sunuyordu. Mhyris o manzaranın kollarında olmanın, onu sevmenin tadını biliyordu. Prens'in en şefkatli olduğu an, nehrin usulca akıp gittiği o eşsiz manzaraya aitti. Ama hiddetlendiği anlar bir yıkımı da beraberinde getirirdi. Nehir suyunun akıntısı hızlanır, ayağı taşa takılan her aşığı boğardı hırsıyla. Âşık kişi Mhyris olurdu her seferinde. Daemon ve bitmek bilmeyen taşkınlıkları, bir ejderhanın ateşi gibi yakıp yıkardı güzel sevgilisini. Mhyris defalarca kez boğulmuştu. Ateşten bir suyun içine düşüyor, soluyor, kırmızı bir yaprak gibi akıntıya kapılıyordu nehirde. Sonra Prens gelip onu çıkartıyordu hırçın nehrinden. Verdiği ateşten bir öpücük geri döndürüyordu Kızıl Leydi'yi hayata. Tekrar ve tekrar kez. Mhyris, aynı kişi yüzünden hem ölüyor hem de hayata dönüyordu. Ama artık boğulmaktan yorulmuştu.

Nefes almayı öğrenmişti.

Kendi başına.

Daemon ve yılardır Kızıl Leydi'ye sunduğu aşk, kök salmış Yürek Ağacı gibi görkemli ve güzeldi. Ozanların diline saracağı kadar büyük, şiirsel ve imkansıza yakındı aşkları. Daemon, güzel sevgilisini terk etmişti bir anlık öfkeyle. Yapmaktan hoşnut olduğu taşkınlıkları ile oynadı tüm oyununu. Kral'ı sinirlendirdi, Ejder Kayası'nı bir süre istila etti, yalancı bir evlilik lafı yolladı Westeros'a ve sessizliği tercih edip savaştı uzun zaman. Daemon'un hayatı savaştan ibaretti ve bazı anlar, Mhyris'e de savaşı yaşatıyordu ister istemez. Kızıl Leydi'nin bir düşman olmadığını unutuyordu.

Daemon'un ona bahşedip gittiği acıyı hak etmiyordu Mhyris. Bu yüzden geldiğinden beri Prens'in yüzüne bakmamıştı. Sandığı gibi öfkeden deliye de dönmemişti ama. Ruhu çekilmiş gibiydi. Sesini duyuyor, onun yakında olduğunu biliyor ama asla gerçekten evinde olduğunu kabul etmiyordu. Daemon ise Mhyris'in bir ejderhayla aynı olan kalbindeki tüm öfkeye karşı hazırdı. Ruhu yanıyordu genç kadının özlemiyle. Diğer omzu da yanıklarla dolu olsa fark etmezdi.

Red Targaryen ☾ Daemon Targaryen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin