Ejderhalar büyürken yalnızca uçmayı ve kalplerine eski tanrılar tarafından armağan edilmiş alevleri püskürtmeyi öğrenmezlerdi. Ruhları hükmederdi. Gökyüzünün dilini anlar, onunla eski tanrılara saygılarını iletirlerdi. Deniz aynaları olurdu, ihtişamları titretirdi toprağa bağlı kalanları. Sırtlarında bir Targaryen varsa eğer kanatlı yaratığın kalbinde kan kaynardı. Ateşi kan olur, kanında ateş dolaşırdı. Ejderhalarına karşı aşk duyardı Targaryen'ler. Onlar olurdu kral ya da kraliçe. Bir ejderha gölgesinde. Güçleri kadimdi. Hırsları eşlik ederdi dehalarına, dans ettikleri deliliğin kıyısında...
Prenses Daena Targaryen'in deliliğin kıyısında gezdiğini düşünenler vardı. Büyük erkek kardeşi Prens Daerys'in deli olduğundan kesin emindi kalenin sakinleri ancak kız konusunda çelişki duymalarını sağlayan sebepler vardı. Henüz çok küçükken ele avuca sığmaz ve kargaşa yaratmayı severdi kız ama güzel ejderhasına kavuştuğu günden beri Daena'nın mutluluğu Kızıl Kale'yi de etkilemişti. Silverwing'in sırtındaki dönüşünün üzerinden geçen iki yılın sonunda o artık sinirini insanlardan ya da talim avlusundan çıkartan biri değildi, gökyüzüne teslim ederdi hırs ve öfkesini. Rüzgâra haykıran birine dönüşmüştü. Tanrılarla uçuyordu ve Silverwing'in sırtında özgürdü.
Prenses Daena Targaryen ve ejderhası Silverwing, tıpkı ay ışığından kopmuş gibi parlıyorlardı. Işıltıları büyülüyor, kızın geleceğine dair hayaller artıyor ve Prens Aemond odasının camından Daena'yı izlerken her zaman güçsüz hissediyordu. Daena, büyüdüğü vakit bir tanrıça gibi olacaktı. Muhtemelen Aemond, ona asla layık olamayacaktı. Çünkü inançsızlık esir almıştı çocuğu. Ama Daena onun gibi düşünmüyordu. Şimdiden, odasındaki masaya Essos'u ve Özgür Şehirlerini gösteren eski bir harita sermişti ve gelecekte Aemond'u da yanına alarak gideceği yerlere dair plan yapıyordu.
Bugün ise başka planları vardı. Bahar mevsimi öylesine güzel başlamıştı ki; çocuklar kendi aralarında karar verip Kral Ormanı'nda piknik yapmayı, göl yanında vakit geçirmeyi planlamıştı. Yetişkinler olmayacaktı. Ejderhalarını ve sepetlerini yanlarına alarak güzel bir öğle vakti geçireceklerdi. Helaena geçen yıl Dreamfyre isimli ejderhaya bağlanmıştı. Aegon'un Sunfyre'ı her geçen sene hızla büyümüş, altın rengi inanılmaz bir ejderhaya dönüşmüştü. Daerys'in Cannibal'ı hâlâ yabaniydi ve Ejder Çukuru'nda yaşamıyordu. Prens çağırdığında hemen gelirdi ve gölgesi bile korkutuyordu. Daena'nın gümüş Silverwing'i ise uysaldı, akıllıydı. Ve Bronz Öfke Vermithor'un eşiydi. İki ejderha yeniden Ejder Çukuru'nda bir araya gelmişlerdi. Dört Targaryen'in ejderhası binilmeye hazırdı. Jacaerys Velaryon'un ejderhası Vermax henüz birini taşıyamazdı ama yine de Prens Jacaerys de onlarla gidiyordu. Daerys ile birlikte uçacaktı. Daena, Aemond'u alacaktı ve nihayet onu da gökyüzüne çıkartacağı için heyecanlıydı.
Gitmeli ve Aemond'u bulmalıydı.
Fakat babası Prens Daemon, kızını henüz rahat bırakmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Targaryen ☾ Daemon Targaryen
FanfictionKral Viserys I. tarafından küçük yaşta himaye altına alınan ve Rhaenyra Targaryen'in gözünde bir abla gibi büyüyen Mhyris Silverarmor, uzun kızıl saçları ve büyüleyici görünüşü ile Westeros'un en güzel kadınlarından biridir. Ancak on yedi yaşında ol...