the targaryen | blood and cheese

468 48 171
                                    

Eğer oğluma zarar vermeye devam ederseniz piç tohumunun kellesini yatağında bulursun, Alicent

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eğer oğluma zarar vermeye devam ederseniz piç tohumunun kellesini yatağında bulursun, Alicent.

Mhyris'in uyarısı, Dul Kraliçe Alicent Hightower'ın önünde duruyordu. Bir tehdit idi. Ya da tehdit kılığına girmiş uğursuz bir alıştırma mektubuydu.

Westeros diyarında savaşlar yalnızca sebep olan lordların arasında yaşanıp bitmezdi. Laneti ve karanlığı ailelerin üzerine sıçrar, kadınlar bile elini kana bular, cezasını çocuklar çekerdi. Katil kim ise kurban onun suretini taşır ve savaş meydanındaki yiğit kılıçlardan taşan öfke, kuytu köşelerdeki, masum kanı dökmeye hevesli keskin bıçaklar hâlini alırdı.

Savaş, herkesin suçuydu.

Hainlik ile körlük bazen aynı kefeye konacak kadar düşmüştü yerlere ve çoğu zaman bir hain kadar suçluydu onlara ihanetin yolunu açmış olanlar.

Alicent Hightower, başından beri bir hain sayılırdı. Masum ve kurban olup denileni yapmak zorunda bırakıldığı günlerde bile, bazı şeylerin farkında oluşu ve buna rağmen susması onu en az babası Otto Hightower kadar kötü yapıyordu. Targaryen hanesinin evine yerleşmek, bir talih kuşuydu. Prenses Rhaenyra'nın yakın arkadaşı olmakta, o zamanlarda genç bir leydinin sahip olabileceği en değerli armağandı. Bir hükümdarın sarayında, o hükümdara hizmet ederken masumdu. Sonra hain olmaya mecbur oldu. Ondan asla haz etmeyen Leydi Mhyris'e karşı arkadaş olma azmini artık ona düşman olmak için kullanması gerekmişti. Rhaenyra Targaryen'i kaybedeceğini bilerek bir adım atmak bile o zamanlardaki genç Alicent'ı korkunç bir şekilde üzmüşse de babasının sözünden çıkmamıştı ve masumiyetini de bu esnada kaybedip, yeşillerin en büyük piyonu olmuştu.

Eski dost, yerini üvey anneye bıraktı.

Leydi Alicent, Kraliçe Alicent oldu.

Kral Viserys Targaryen'in yatağındaki yılan olmak, Alicent'ın midesini kötü etkileyen ancak görevinin en mühim noktasıydı. Çünkü kralın çocuklarını doğurmalı, onları hükmetmeye hazır hale getirmeli ve yeşillerden olmaları için eğitmeliydi. Ve bunu yaptı. Hem de nefretle, kıskançlık ve hırsla yaptı.

Bilmeden kendisini de yiyip bitirdi.

Kendisi geceleri babası yaşındaki bir adama yatağında tahammül ederken, Mhyris'in Daemon Targaryen ile olan ahlâksız ilişkisini düşünerek nefretini körükledi. Kendisi esirdi çünkü. Kızıl Prenses'in özgürlüğü ve artık kimseye hesap vermiyor oluşu, Alicent'a sinirli bir kin duygusunu aşılamıştı. Yalnızdı ve tek işi çocuk doğurmaktı. Rhaenyra ona kulede hapsolmuş bir varis verici olduğunu hatırlattığında, Alicent çok düşünmüştü. Kraliçe olmak onu niçin mutsuz ediyordu? Yanıtı varis vermek değildi. Asıl yanıt, sevmediği birinden doğan çocuklardı. Eski dostu Prenses Rhaenyra'nın utanmadan piç oğlanlar doğurması, hiç yüzünün kızarmaması ve Viserys'in bu ahlaksızlığa gözlerini kör etmesi; Kraliçe Alicent gibi görevi gereği annelik duygusunu tadan ama bunu kalbinde hissedemeyen kadının git gide babasına benzemesine neden olmuştu. Otto onu bu hayata mahkum eden kişiydi. Kendi babası, Alicent'ın mutsuz ve yalnız bir kadın olmasında en büyük rolü oynamıştı ancak zaten bildiği gerçeği kulak ardı eden kadın, gittikçe batan ruhunu da susturmuştu ve çareyi, nefretine sarılmakta buldu.

Red Targaryen ☾ Daemon Targaryen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin