PAO 11: Sıradan Bir Gün ve Merve.

5 3 0
                                    

Medya: Merve rolünde Chloe Grace Moretz ve Kaan rolünde Ansel Elgort

******************************************************************************

Üzerimde birinin çırpınmasıyla gözlerimi bir anda açtım. Merve kulaklarına kadar yayılmış ağzıyla sırıtarak bakıyordu, elinde ise tava ve yemek kaşığı vardı. Onları birbirine vurmakla meşguldü.

"Bugün çok güzel bir gün, çocuklar olur şen. Çünkü hepsi dinler Gülşen."

Koltuktan ve üzerimden bir anda Örümcek Adam edasıyla sıçradı.

"Yanım çok kalabalık; sesin gelmiyor, bağır. Müzik son ses, bangır bangır. Cangır Cangır, dangır dangır, fangır fangır."

Gözlerimi ovuşturarak ona tuhaf tuhaf bakıyordum, kaşığı tavaya vurmaya devam etti. Başındaki tencereyi sonradan fark ettim. Başımı koltuğun yastığına gömdüm. Evet, bu bir rüya olmalıydı. Merve yine o tuhaf oyunu oynuyordu. Kural şuydu, anlamsız olan nakaratın ilk harfini değiştirip şarkıyı devam ettirmek.

"Derin, kalk hadi. Ben acıktım. Uykucu! Bu saate kadar uyunur mu?"

Tamam, kâbus da olabilir. Beni dürttü. Herhangi bir yaşam belirtisi göstermedim. Sonra bana elindeki kaşıkla vurmaya başladı. Sinirden dişlerimi birbirine bastırdım. Ne tür bir manyak, arkadaşını yemek kaşığıyla vurarak uyandırırdı? Ding dong. Cevap: Merve.

"Merve inşallah bana vurduğun kaşığın ucu kadar bile beyni olmayan bir adama âşık olursun ve yirmi iki tane kızın olur, hepsi de kocaya kaçar. Müge Anlı bile derdine çare bulamaz. Allah'ım görüyorsun nelerle uğraşıyorum, yardım et."

Bu dediğimi duyunca çığlık attı.

"Koca mı? Ne kocası? Allah'ım ne olursun Leonardo'mun, yakışıklı kaplanımın kulağına gitmesin bunlar." Daha sonra üstüme çıkarak sarıldı. Derin bir nefes aldım.

"Merve, ne olursun git! Ne olursan ol yine git! Bırak iki dakika uyuyayım. Git, tavuklarla horozları çiftleştir, çitleri boya, komşunun tarlasından ürün çal. Ne bileyim hile falan yap, ama git."

Güldü bu dediğime.

"Çalmak seninkinin işi."

Dediklerini idrak ettiğimde, Merve Usain Bolt hızıyla mutfağa doğru koşmuştu.

"Merve, anan avradım olsun ki, seni tuttuğum zaman kafanı minicik karnabaharı andıran ufak ve yalnız beyninle birlikte o tencerenin içine sokacağım."

Buna güldü, ardından 'anan, avradım olsun ki' sözünü düşünüyor olacak ki kaşlarını çattı.

"Zafer; benim gibi akıllı, zeki, güzel, çekici, mükemmel olanların ve çiftlik kullanıcılarındır. Sense cehaletinde boğul, ey cahillerin ve zorbaların efendisi."

Yumruk yaptığım elimi ısırdım ve olduğum yerden ışık hızıyla kalktım. Benim kalktığımı görünce Merve'nin yüzündeki sırıtış silindi ve bir anda dehşete düştü.

"Eyvah, Son Merve Bükücü geliyor!" diye bağırdı ve merdivenlerden dörder dörder çıkmaya başladı. Vay be kızda ne bacak var! Sinirle ona doğru koşmaya başladım. Her sabah saat yedi olunca Merve yeni uyandırma tekniklerini üstümde deniyordu. Zalimin kızı! Yaz tatilinde saat yedide uyandırılır mı? El insaf!

Tam Merve'yi tutmak üzereydim ki bir anda Sancak'ın arkasına saklandı. Sancak? Tamam, cümleyi düzelteyim: Tam tutmak üzereydim ki, yakın zamanda havuzdan çıkmış olan havlulu Sancak'ın arkasına saklandı. Bir anda frenledim ve durdum.

Perde Arkasındaki Oyun (Düzenlenmekte)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin