Medya: Phantom Of The Opera görseli.
Şarkı: Grandson - Riptide.
*******
"Müzik listemden karışık çalacak."
Telefona uzandığımda çok beklersin dercesine çekti. Aklıma gelen şeyle inledim.
"Bana bir telefon borçlusun."
"Ne için?" diye sorarken yatağa yerleşti ve şarap şişelerine uzandı. Şarap mı? Gözlerimi kıstım. "Telefon arabanın içinde kaldı. Bir dakika, araba da borçlusun."
"Şarkı açılmadan saçmalamaya başladın." Cümleyi tercüme edeyim: Nah alırım.
"Çok kötüsün. Arabayı Savaş alacaksa sen de bir telefon alabilirsin bence. Abim telefonumu kaybettiğimi öğrenince iki saat boyunca azarladı ve illa silgi gibi boynuna mı takayım bir sonrakini dedi." Azarlanmam onu keyiflendirdi.
"Ayrıca Savaş'a arabanın modelini söylemediysen Kırmızı Bentley alabilir mi?" Parmaklarımı birbirine geçirip çenemin altına koydum yalvarır gibi. Kırmızı Bentley'i duyunca kaşları kalktı.
"Evet mantıklı, eli değmişken sana beyin de alsın mı? Mafyayı kandırmanın sonuçlarını tartarsın en azından."
Ofladım ve elindeki şaraba uzandım. Bardağı çekince şişeye uzandım. Göz devirerek bardağı uzattı. Keyifle aldım. Sırtındaki yastığı düzeltti ve şarkıyı açtı.
(Grandson – Riptide)
Sesi yükselttiğinde kulaklarımda patlayan müziğe gülümsedim ama sözleri çok karanlıktı. Şarabı yudumladığımda tadına şaşırdım. Tatlı ve karamelli bir tadı vardı. Şarap şişesinden içtiği için adını görmek için elindeki şişeyi çevirdim. Porto şarabı demek. Denememiştim.
"Biraz daha ekler misin? Çok tatlı dilimi okşuyor sanki tıpkı şey gibi..."
"Benim dilim." Biraz daha eklerken söylediği şeyle utandım ama bunu belli edersem üzerime geleceğini bildiğimden göz devirdim sadece.
"Benim saçmalamam gerekiyordu Akel, hayal dünyanı keşfetmem değil."
Kaşlarını kaldırdı içmeye devam ederken.
"Hayal dünyamın ilk basamağında bile ayağın kayar Külkedisi. Önermem." Cümlesini görmezden geldim ama aniden gözlerine bakma isteği uyandı. Keşke aklına girebilseydim. Ciddi bir tavırla onu izlediğimi gördüğünde dudakları kıvrıldı.
"Bana en son böyle bakan kızla, ki dün geceydi..." Parmağımı dudağına bastırdım.
"Hayır senin değil benim saçmalama sıram. Ayrıca senin yüzünden alkolik olabilirim. Adnan Bey'in stoklarını tüketmekten de vazgeç."
"Kahvaltıda Mimoza'mı içmiş birine göre fazla suçlayıcısın. Ayrıca Adnan dişsiz fahişelerle şarapsız da sevişebilir."
Kocaman olmuş gözlerle ona baktım. Adnan Bey hakkında neler diyordu öyle? Elimdeki bardağı eklemesi için ona uzattığımda ağır ağır ekledi.
"Herkes baban değil Akel." diye bağırdığımda bu dediğime güldüğünde çok şaşırdım çünkü bana demiş olsaydı onu pencereden atardım. Tamam atamazdım ama denerdim en azından. Çak beşlik yapmak için elini kaldırdığında vurmak için uzandım. Yüzükoyun uzanmış Akel'le şarap içiyordum ve bu tuhaftı. Şarkının suçlayıcı ve coşkulu sesiyle saçmalamaya başlasam iyi olur diye düşündüm. Sesimi duyması için sesimi yükselterek konuşmaya başladım. Şarkının enerjisi üstüme geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perde Arkasındaki Oyun (Düzenlenmekte)
Novela Juvenil"Yıldızlar tehlikelidir, Öğrenci. Onlara ulaşamazsın yalnızca kayınca dilek tutarsın, kayanın yıldızlar değil de hayatın olduğunu bilmeden." Ailesinin gizemli ölümünün ardından, gerçeklerle yüzleşemeyecek kadar dehşet içinde ve yalnız olan Öğrenci...