"Karan tuşlu telefonu kapatmayı bilmediğin gibi açmayı da mı bilmiyorsun?"
Gözlerini kapattı ve yanıma geldi hızlıca.
"Babam arıyor, Külkedisi."
Paniği bana yansıdığında ona derin nefes almasını söyledim. Beklemekle saniyeler geçmişti ve arama sonlanabilirdi, odanın atmosferini gergin bir sessizlik ve güçlü bir gürültü doldurmuştu. Telefonu açtığında hoparlörü açtım hızlıca. Sonra bunun yanlış olduğuna karar verip kapatmak istediğimde engel oldu. Heyecan ve endişe içini dolduran duygulardı, çünkü babasının sözlerinin onun için ne kadar kritik olduğunu biliyordum. Aniden aklıma gelen şeyle ayaklandım. Karan'ın kendi telefonuna ulaşıp uçak modunu açtım ve ses kaydı almaya başladım. Karan anlamayarak bana bakarken sonunda ses geldi ve ruh hali anında değişti. Duyacağımız sert ve acımasız sözler için hazırlık yaparken gülme sesi duyduk. Babası sarhoş olabilir miydi? Sesini unutmuş olmak bana kendimi iyi hissettirdi aniden.
"Karan Akel... Oğlum." derken 'oğlum' kelimesini vurguladı duyduğum içkili heybetli ses. Karan bu vurgudan dolayı gerildi. "Seni seviyorum oğlum."
Uygar Akel'in her kelimesi bir bıçak darbesi gibiydi, sözleri Karan'ı derinden yaraladı. Titreyen elini tutarken diğer elimle telefonu sabitledim. Aniden kendimizi güvensizlik ve hüsranın karanlık denizlerine sürüklenmiş gibi hissettik. Bunlar normal tepkiler değildi ve muhtemelen Karan hayatı boyunca babasından ilk defa bu cümleyi duyuyordu. Yüzünde büyük bir üzüntü ve hayal kırıklığı oluşurken kendini toparlamaya çalıştı. Babası kelimeleri ağır ağır ve vurgulayarak konuşmaya devam etti.
"Çok... çok iyi bir numaraydı. Hayatın boyunca benim için hayal kırıklığı bir vâristen başka bir şey değildin. Babalar çocuklarını kucaklar, seni ben sadece bir yük olarak taşıdım. Öyle ki çocukluğundan beri seni öldürmememin tek sebebi anneni üzmekten kaçınmamdı."
Bu sözlerin etkisi sakin suların derinliklerinde bir taşın yerin yüzeyine çarpması gibi büyüktü. Karan kilitlenip kalmış, ekrandan gözlerini alamıyordu. Elini sıktığımda gözleri bana döndü. Gözlerinin derinliklerine baktığımda gördüğüm büyük üzüntüyle içime öfke doldu. Anılar, hayal kırıklıkları ve Uygar Akel acımasızlığı sanki birçok katmanın altında gizliydi. Başıma ağrı saplanırken Uygar Akel'le ilgili anılar, tacizler, işkenceler ve annemin merhametsizliği beni sarstı. Tüm bunlar katman katman gün yüzüne çıkarken acıyla sarsılmaya başladım. Başımı Karan'ın omzuna yasladığımda yüzümü görünce tedirginleşti ve bana sarıldı. Tüm odağı bana kayarken benimle ilgilenmeye ve sakinleştirmeye çalıştı. Telefondan bardak çarpma sesi geldi.
"Sonra sen büyüdüğünde 'neden öldürmüyorum ki?' dedim, sana caddeyi teslim ederken çok keyifliydim. İdare edemez, zaten belanın teki, kör kurşunun birine denk gelir, geberir gider Zümrüt de birkaç hafta ağlar sonra hayatına devam eder diyordum."
Uygar'ın sözlerine dayanamadım ve Karan'ın kulağına fısıldamaya başladım: Canımı yakan her şeyi, beni üzen her gerçeği. Sonra devam ettim. Çocukluğumda kendimi dövdürmeme, işkencelere gülmeme, dayanacak güç bulmama sebep olan her şeyi anlattım. Uygar Akel'in tüm gerçeklerini. Bu süreçte Uygar Akel konuşmaya devam ediyordu.
"Koskoca caddeyi..." dedi ve nefret yüklü sesiyle söylendi. "...kendin gibi bir piçe çevirdin. Uyuşturucu akışını durdurup, üç beş polis için polislerle işbirliği yaptın ve dostumuz olan mafyalara meydan okudun, Ankara'daki en olmadık adamlar bile şehrimize gelip yolumuzu keser oldu. Ne için peki? Karan efendi temiz oynamak istiyor." Alaycı bir kahkahayla devam etti ve bu sözler içimi kemiren öfkeyi daha da körüklerken Karan'ın içini burktu. Karan'ın eli, parmaklarıma zarar verecek şekilde sımsıkıydı; kendi yumruğumu sıktım, sinirden titriyordum. Ona fısıldarken, kontrolü kaybetmemek için kendimi zor tutuyordum. Uygar'ın sesi, geçmişin tüm karanlık anılarını canlandırıyor, içimi zehirliyordu. Bu ses en büyük travmalarımı tetikliyor ve canımı yakıyordu. "Sikimden düşen dünkü piç, tüm düzeni kafasına göre altüst ediyor, aleme mavi boncuk dağıtır gibi 'erdem' dağıtıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perde Arkasındaki Oyun (Düzenlenmekte)
Teen Fiction"Yıldızlar tehlikelidir, Öğrenci. Onlara ulaşamazsın yalnızca kayınca dilek tutarsın, kayanın yıldızlar değil de hayatın olduğunu bilmeden." Ailesinin gizemli ölümünün ardından, gerçeklerle yüzleşemeyecek kadar dehşet içinde ve yalnız olan Öğrenci...