Medya: Bora rolünde Jordan Barrett
***
Gözüme giren ışık ve kapı tıkırtıları uyan diye diretince gözlerimi açtım. Aklıma ilk gelen şeyle istemsizce gülümsedim. Karan dün gece buradaydı ve birlikte uyumuştuk. Yüzümdeki aptal ifadeyle cekete elimi attım, elime bir şey gelmeyince yüzümdeki ifade dondu. Başımı kaldırdım hemen yastıktan.
"Allah'ım ne olur rüya olmasın!"
Yatağın üzerinde cekete dair hiçbir şey yoktu. Gözlerim anında dolarken kapıyı tıklatmakta olan Merve'yi duydum.
"Uyku, tüm kötülüklerin anasıdır. Aç kapıyı anam, bacım!" Seda Sayan taklidi yapmaya çalıştığını anlayınca yüzümü buruşturdum ve ona geleceğimi söyledim. Yüzümü sertçe sıvazlarken dün gece olanları düşünmeye çalıştım. Bu sırada gözüme çarpan ısırılmış elmaya dik dik bakarken aklıma gelen şeyle güldüm. Evet, Karan geldiğini kanıtlamıştı. Isırılmış elma, Apple markasının simgesiydi ve Karan bana aldığı telefonu kullanmam için diretmişti. Bu elmayı da o yüzden bırakmış olmalıydı, tabii elma Karan'a ait ise. Hayal gücüme gülümsedim, diş izlerinin olduğu kısımdaki kanı görünce Karan'ın diş sağlığından endişe ettim.
Odadaki ışıklandırma yanmıyordu, bu ayrıntı dudaklarımı titretirken yataktan sarkıttım ayaklarımı. Belki de elma Karan'ınki değildir ve Karan dün gece hiç gelmemiştir. Başımı iki yana salladım. Karan dün gece geldi, buna emindim ama gidişini hatırlamıyordum. Ayağa kalktım, gerekirse evdeki güvenlik kameralarına bakardım. Ayağımın altındaki yumuşaklıkla başımı hemen ayaklarıma çevirdim. Ceketi görmemle sevinç çığlığı atmam bir oldu, buydu işte dün geceki ceket.
Üzerimdeki ceketi soyup bunu geçirdim üzerime. Uzun gelen kolunu katlarken istemsizce gülümsedim. Soyduğum ceketi de alıp kapıya doğru koşturdum, soyduğum ceket de Karan'a aitti ve bu beni mutlu ediyordu. Yüzümü yıkayıp elimdeki kanlı bezi değiştirdim. Koridora çıktığımda bana doğru gelen Merve'yi görünce elimi ona vurdum.
"Elim sende, son gelen saçaklı olsun."
Gülerek söylediğim şeye ve koşuşturmama şaşkınca bakarken bu mutluluğun nereden geldiğini düşünüyor olmalıydı. Onun da ayak seslerini arkamda hissederken kahvaltı masasına doğru koşup hızlıca oturdum.
"Selam ağabeylerin en yakışıklısı, Sancak'ların en sönmezi, Amca'ların en Adanan'ı ve sen de bugün ayrı bir güzel olmuşsun Aysel teyze."
Aysel Teyze'nin yüzü anında kızarırken sürahiyi alıp gülümseyerek uzaklaştı. Masadakilerin şaşkınlığı elle tutulur boyuta gelince bakışlarımı önüme konulan kahvaltı tabağından çektim. Adnan Bey ona ilk defa amca dememin şaşkınlığını yaşıyordu.
"Hayırdır, okul yok diye mi bu heyecanın?" Abimin sorusu üzerine gülerek cevap verdim. "Evet, okula gitmemek harika bir şey." Bakışları birkaç saniye üzerimde dolandı.
"İyi görünüyorsun, git bugün."
Bu nasıl bir yaradır, Yarabbi!
"Abi raporu olduğu halde okula gideni sınır dışı ediyorlar, geçen gün Adnan Bey söyledi."
Adnan Bey yalanıma onu ortak ettiğim için bana tek kaşını kaldırarak bakarken ağzına bir peynir attı.
"Evde kalınca yaramazlık yapıyorsun. O okula gidilecek, Din Kültürü öğretmeninden özür dilenecek. Hatta Aysel Teyze poğaça yapmıştı, onları da ver."
"Baklava da açalım mı abi, sıra gecelerde çiğköfte merasimi falan da yapalım. Kusura bakma ama sınav haftasında bile hocalara Eyvallah'ı olmayan ben Derin Aden, hiçbir hocaya bir şey götürmem." Sonra durdum ve düşündüm. "Müdür bey hariç. Çünkü hafta sonu okulun camlarını silmemi istiyor ceza olarak."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perde Arkasındaki Oyun (Düzenlenmekte)
Fiksi Remaja"Yıldızlar tehlikelidir, Öğrenci. Onlara ulaşamazsın yalnızca kayınca dilek tutarsın, kayanın yıldızlar değil de hayatın olduğunu bilmeden." Ailesinin gizemli ölümünün ardından, gerçeklerle yüzleşemeyecek kadar dehşet içinde ve yalnız olan Öğrenci...