Hareket etmemizle gözlerimi yavaşça açtım. Bacaklarıma soğuk hava çarptı. Karan'a daha sıkı sarıldım.
"Uyumaya devam et, Derin." Başımı salladım ve ona tutundum. Evin kapısını ayağıyla yavaşça (!) çaldı. Biraz bekledikten sonra kapının açılma sesi geldi.
"Onu bana ver." Abimin sesiydi bu. Karan'a biraz daha sarıldım. "Ben bırakırım odasına abi." Abimin karşı çıkmasını, ters bir şeyler demesini bekledim ama demedi. Karan tekrar hareket etti. Merdivenleri çıktığımızı anladım. Odamın kapısını açmaya çalıştı, açtı da. Yatağıma yönlendirdi ayaklarını ama daha sonra koltuğa bıraktı. Işığı açmasıyla gözlerimi kırpıştırdım. Yatağıma gitti ve dokundu.
"Hala ıslak." Gülümsedim. "Fazla uzaklaşmış olamaz." Sesimle birlikte bana döndü uyandığımı fark etti. "Merve'nin yanında kal bu gece." Başımı iki yana salladığımda yanıma geldi.
"İlla ki barışacaksınız, Derin. Ayrıca ona benim zorumla yanında kaldığını söyleyebilirsin."
Dudak büzdüm mantıklı gelmişti. Ayağa kalktım saçımı karıştırdım, saçımı hızlıca dağıtıp düzenlemeye başladım. Karan sessizce beni izlerken utandığımı hissettim.
Gardrobun kapağını açtım. Başımı kapağa dayayarak gözlerimi kapattım. Birkaç dakika kestirsem fena olmazdı. Karan'ın nefesini seslice verdiğini duydum. Yanıma geldi ve dolaptan bir pijama altı çıkardı. Tişörtlerden hangisini alacağına karar veremedi. Eline ilk geleni çekti, sonra da sırıttı. "Bu benimki değil mi?" Mavi tişörtü gördüm, başımı salladım. "Diğerleri fırlatılmış ama benimkini katlayıp, asmışsın. Aferin." Tekrar başımı salladım. Gözlerimi kapattım. Üzerimdeki elbisenin zincirine uzanmasıyla gözlerim kocaman açıldı.
"Ne yapıyorsun, Karan?" Kaşlarını kaldırdı. "Zinciri açacağım, yarım saat uğraşırsın bunun için şimdi." Kaşlarımın çatıklığı gitti ve arkamı döndüm. Zinciri açtı. Geri çekilmediğinde meraklandım ve ona dönmeye çalıştım.
"Bu ne zaman oldu?" Gözlerimi biraz daha açtım, ışığa alışmak çok zordu kardeşlerim, berbat bir solucanım. "Ne?"
Aynada sırtımdaki morluğu göstermesiyle kaşlarımı çattım.
"Yeni olmuş olmalı." Parmağını morluğun üzerinde gezdirdi ve kaşlarını çattı.
"Bugün duvara çarptığında oldu muhtemelen." Kaşlarımı kaldırdım, olabilirdi. Kıyafetleri koltuğumun üzerine bıraktı. "Ben çıkıyorum, abinin benimle konuşacakları vardır şimdi." Keyfi tamamen kaçmıştı.
"Koltuğun üzerinde uyursan, uyandırma yöntemim can yakıcı olacak haberin olsun." Tehdidine göz devirdim. Ben de balkonda uyurdum o halde. Odamdan çıktığında gözlerimi tamamen açtım ve ani bir hareketle üstümdekini çıkardım. Topuklu ayakkabılarımı hemen fırlattım. Hatta öyle ki biri pencereden uçtu. Dudak büzdüm, yazık olmuştu. Kusura bakmayın ama üşendiğim için uzun bir süre orada kalacaktı. Koltuğun üzerindekileri hemen üzerime geçirdim. Bunların hepsi hemen aşağı inip konuşmayı duymak içindi. Üstümü giymemle aşağı indim. Karan'ın üzerime örtüğü ceketi de üzerime geçirdim. Merdivenlerin göze çarpmayan bir kısmında durdum.
"Kötü karşılaşmalarımız olmuş olabilir ama hiçbir şey için geç değil. Şu sanayi olayında kardeşimin yanında olduğun için minnettarım. Başka karşılaşmalarınız da olmuş belli. Ama bunlar önemli değil. Kardeşimle bir daha konuşmamanı umuyorum."
Karan'ın alaylı sesini duyduğumda yutkundum. Çok kötü şeyler olabilir kardeşlerim.
"Bu bir teşekkür konuşması mıydı yoksa tehdit mi?" Abim ona gözlerini kısarak baktı. Merve ve Sancak'ın arkası dönüktü. Abim ve Karan ise tam görüş açımdaydılar. Gecenin bir yarısı olmasına rağmen herkes ayaktaydı anlaşılan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perde Arkasındaki Oyun (Düzenlenmekte)
Novela Juvenil"Yıldızlar tehlikelidir, Öğrenci. Onlara ulaşamazsın yalnızca kayınca dilek tutarsın, kayanın yıldızlar değil de hayatın olduğunu bilmeden." Ailesinin gizemli ölümünün ardından, gerçeklerle yüzleşemeyecek kadar dehşet içinde ve yalnız olan Öğrenci...